077 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لِيَوۡمِ ٱلۡفَصۡلِ ١٣

Fasıl gününe.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hüküm gününe.

– Seyyid Kutub

Hüküm ve ayırım gününe.

– Diyanet İşleri

وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ١٤

Bildin mi nedir fasıl günü?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hüküm gününün ne olduğunu biliyor musun?

– Seyyid Kutub

Hüküm ve ayırım gününü sen ne bileceksin.

– Diyanet İşleri

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ١٥

Vay hâline o gün yalan diyenlerin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün inkarcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

O gün vay yalanlayanların haline!

– Diyanet İşleri

أَلَمۡ نُهۡلِكِ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٦

Helâk etmedik mi evvelkileri?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Önceki inkarcı toplumları yoketmedik mi?

– Seyyid Kutub

Biz öncekileri helak etmedik mi?

– Diyanet İşleri

ثُمَّ نُتۡبِعُهُمُ ٱلۡأٓخِرِينَ ١٧

Sonra arkalarına takacağız geridekileri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonraki inkarcıları da katarız onlara.

– Seyyid Kutub

Sonra arkadan gelenleri de onların peşine takacağız.

– Diyanet İşleri

كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ ١٨

Biz öyle yaparız mücrimleri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte biz günahkârlara böyle yaparız.

– Seyyid Kutub

Biz suçlulara işte böyle yaparız.

– Diyanet İşleri

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ١٩

Vay hâline o gün yalan diyenlerin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün inkarcıların vay haline!

– Seyyid Kutub

O gün vay yalanlayanların haline!

– Diyanet İşleri

أَلَمۡ نَخۡلُقكُّم مِّن مَّآءٖ مَّهِينٖ ٢٠

Yaratmadık mı sizi bir hakir sudan?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizi basit bir sıvı damlasından yaratmadık mı?

– Seyyid Kutub

Biz sizi bayağı bir sudan (meniden) yaratmadık mı?

– Diyanet İşleri

فَجَعَلۡنَٰهُ فِي قَرَارٖ مَّكِينٍ ٢١

Kılıp da onu bir makarda temkin

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra o sıvı damlasını korunaklı bir yuvaya yerleştirmedik mi?

– Seyyid Kutub

Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk.

– Diyanet İşleri

إِلَىٰ قَدَرٖ مَّعۡلُومٖ ٢٢

mâlum bir kadere değin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Belirli bir sürenin sonuna kadar.

– Seyyid Kutub

Sonra onu belli bir süreye kadar sağlam bir yerde (ana rahminde) tuttuk.

– Diyanet İşleri

فَقَدَرۡنَا فَنِعۡمَ ٱلۡقَٰدِرُونَ ٢٣

Demek ki ölçmüşüz, demek ki Biz ne güzel kādiriz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz o sıvı damlacığın gelişmesini aşamalı bir plâna bağladık. Biz ne güzel plân yaparız.

– Seyyid Kutub

Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel biçim verenleriz!

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu