بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَإِذَا ٱسۡتَوَيۡتَ أَنتَ وَمَن مَّعَكَ عَلَى ٱلۡفُلۡكِ فَقُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ ٱلَّذِي نَجَّىٰنَا مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلظَّٰلِمِينَ ٢٨

İmdi sen ve seninle beraber olanlar geminin üzerine çıktığınızda de ki: «Hamd o Allah'a olsun ki, bizi o zalimler olan kavimden kurtardı.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَقُل رَّبِّ أَنزِلۡنِي مُنزَلٗا مُّبَارَكٗا وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلۡمُنزِلِينَ ٢٩

Ve de ki: «Yarabbi! Beni bir mübarek menzile indir ve Sen indirenlerin en hayırlısısın.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَأٓيَٰتٖ وَإِن كُنَّا لَمُبۡتَلِينَ ٣٠

Şüphe yok ki, bunda elbette bir nice ibretler vardır ve hakikaten Biz elbette pek imtihan edicileriz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُمَّ أَنشَأۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِمۡ قَرۡنًا ءَاخَرِينَ ٣١

Sonra onların arkalarından başka bir nesil icad ettik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَرۡسَلۡنَا فِيهِمۡ رَسُولٗا مِّنۡهُمۡ أَنِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥٓۚ أَفَلَا تَتَّقُونَ ٣٢

Onların içinde de onlardan bir peygamber gönderdik. Dedi ki: «Siz Allah'a ibadet edin, sizin için O'ndan başka bir ilâh yoktur. Artık ittika etmiyecek misiniz?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَقَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِهِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَكَذَّبُواْ بِلِقَآءِ ٱلۡأٓخِرَةِ وَأَتۡرَفۡنَٰهُمۡ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا مَا هَٰذَآ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يَأۡكُلُ مِمَّا تَأۡكُلُونَ مِنۡهُ وَيَشۡرَبُ مِمَّا تَشۡرَبُونَ ٣٣

Onun kavminden bir tâife ki, kâfir oldular ve ahirete kavuşmayı tekzîp ettiler ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde dediler ki: «Bu başka değil, ancak sizin gibi bir insan, sizin yediğinizden yiyor ve sizin içtiğinizden içiyor.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَئِنۡ أَطَعۡتُم بَشَرٗا مِّثۡلَكُمۡ إِنَّكُمۡ إِذٗا لَّخَٰسِرُونَ ٣٤

«Ve eğer siz, misliniz olan bir insana itaat ederseniz, şüphe yok ki o halde muhakkak hüsrâna uğramış kimselersiniz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَيَعِدُكُمۡ أَنَّكُمۡ إِذَا مِتُّمۡ وَكُنتُمۡ تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَنَّكُم مُّخۡرَجُونَ ٣٥

«Size vaadediyor ki, siz öldüğünüz ve bir toprak ve birtakım kemikler kesildiğiniz vakit muhakkak ki, siz çıkarılmış olacaksınızdır.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

۞ هَيۡهَاتَ هَيۡهَاتَ لِمَا تُوعَدُونَ ٣٦

«Ne uzak, ne uzak o vaad olunduğunuz şey.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنۡ هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا ٱلدُّنۡيَا نَمُوتُ وَنَحۡيَا وَمَا نَحۡنُ بِمَبۡعُوثِينَ ٣٧

«O (hayat) değildir, ancak bizim bu dünya hayatımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız ve biz tekrar hayata erdirilecekler değiliz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنۡ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا وَمَا نَحۡنُ لَهُۥ بِمُؤۡمِنِينَ ٣٨

«O başka değil, ancak bir erkektir ki, Allah'a karşı yalan yere iftirada bulunmuştur ve biz ona inananlar değiliz.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00