بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ثُمَّ إِنَّكُم بَعۡدَ ذَٰلِكَ لَمَيِّتُونَ ١٥

Sonra siz bunun arkasından muhakkak öleceksiniz.

– Ali Fikri Yavuz

ثُمَّ إِنَّكُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ تُبۡعَثُونَ ١٦

Sonra siz, kıyamet günü muhakkak diriltileceksiniz.

– Ali Fikri Yavuz

وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا فَوۡقَكُمۡ سَبۡعَ طَرَآئِقَ وَمَا كُنَّا عَنِ ٱلۡخَلۡقِ غَٰفِلِينَ ١٧

Doğrusu biz, sizin üzerinizde yedi kat (gök) yarattık. Biz yaratmaktan gafil olmadık (onu korumaktayız).

– Ali Fikri Yavuz

وَأَنزَلۡنَا مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءَۢ بِقَدَرٖ فَأَسۡكَنَّٰهُ فِي ٱلۡأَرۡضِۖ وَإِنَّا عَلَىٰ ذَهَابِۭ بِهِۦ لَقَٰدِرُونَ ١٨

Gökten de bir ölçü dairesinde bir yağmur indirdik de, onu yerde iskân ettik (ırmak, göl, kuyu ve menba haline getirdik). Şüphe yok ki biz, o suyu yok etmeye de kadiriz.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَنشَأۡنَا لَكُم بِهِۦ جَنَّٰتٖ مِّن نَّخِيلٖ وَأَعۡنَٰبٖ لَّكُمۡ فِيهَا فَوَٰكِهُ كَثِيرَةٞ وَمِنۡهَا تَأۡكُلُونَ ١٩

İşte bu su sebebiyle size hurmalıklardan, üzümlüklerden bağlar - bahçeler yaptık. İçlerinde sizin için bir çok yemişler var. Onlardan yer ve geçinirsiniz.

– Ali Fikri Yavuz

وَشَجَرَةٗ تَخۡرُجُ مِن طُورِ سَيۡنَآءَ تَنۢبُتُ بِٱلدُّهۡنِ وَصِبۡغٖ لِّلۡأٓكِلِينَ ٢٠

(Yine sizin için) Tûr-i Sînâ dağından çıkan bir ağaç (zeytin ağacı) yarattık ki, hem yağ bitirir, hem de yiyecek kimselere bir katık.

– Ali Fikri Yavuz

وَإِنَّ لَكُمۡ فِي ٱلۡأَنۡعَٰمِ لَعِبۡرَةٗۖ نُّسۡقِيكُم مِّمَّا فِي بُطُونِهَا وَلَكُمۡ فِيهَا مَنَٰفِعُ كَثِيرَةٞ وَمِنۡهَا تَأۡكُلُونَ ٢١

Davarlarda da sizin için muhakkak bir ibret vardır. Karınlarındaki sütten size içiririz. sizin için onlarda daha bir çok faydalar vardır. Hem onların etlerinden de yersiniz.

– Ali Fikri Yavuz

وَعَلَيۡهَا وَعَلَى ٱلۡفُلۡكِ تُحۡمَلُونَ ٢٢

Bir de (karada) hayvanların, (denizde) gemilerin üzerinde taşınırsınız.

– Ali Fikri Yavuz

وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوۡمِهِۦ فَقَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ مَا لَكُم مِّنۡ إِلَٰهٍ غَيۡرُهُۥٓۚ أَفَلَا تَتَّقُونَ ٢٣

Yemin olsun ki, biz Nuh’u kavmine Peygamber gönderdik de (onlara) şöyle dedi: “- Ey kavmim! Allah’a ibadet edin. O’ndan başka bir İlâhınız yoktur. Artık azabından korkmaz mısınız?”

– Ali Fikri Yavuz

فَقَالَ ٱلۡمَلَؤُاْ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَوۡمِهِۦ مَا هَٰذَآ إِلَّا بَشَرٞ مِّثۡلُكُمۡ يُرِيدُ أَن يَتَفَضَّلَ عَلَيۡكُمۡ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَأَنزَلَ مَلَٰٓئِكَةٗ مَّا سَمِعۡنَا بِهَٰذَا فِيٓ ءَابَآئِنَا ٱلۡأَوَّلِينَ ٢٤

Bunun üzerine kavminden küfre varanların ileri gelenleri (başları) dedi ki: “- Bu sizin gibi ancak bir insandır, size karşı üstünleşmek istiyor. Eğer Allah dileseydi, elbette (bize peygamber olarak insan değil) melekler gönderirdi. Biz bunu, (bir insanın peygamber olabileceğini) evvelki atalarımızdan duymadık.

– Ali Fikri Yavuz

إِنۡ هُوَ إِلَّا رَجُلُۢ بِهِۦ جِنَّةٞ فَتَرَبَّصُواْ بِهِۦ حَتَّىٰ حِينٖ ٢٥

O, ancak kendisinde cinnet bulunan bir adamdır. Bu itibarla bir zamana kadar onu bekleyin (belki akıllanır).”

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00