023 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالُواْ رَبَّنَا غَلَبَتۡ عَلَيۡنَا شِقۡوَتُنَا وَكُنَّا قَوۡمٗا ضَآلِّينَ ١٠٦

“Rabbimiz!” derler, “bize şekāvetimiz galebe etti ve biz sapkın bir kavim idik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cehennemlikler derler ki; «Ey Rabb'imiz, kötü arzularımıza yenik düşerek sapık bir topluluk olduk.»

– Seyyid Kutub

Onlar da şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Biz azgınlığımıza yenik düştük ve sapık bir toplum olduk."

– Diyanet İşleri

رَبَّنَآ أَخۡرِجۡنَا مِنۡهَا فَإِنۡ عُدۡنَا فَإِنَّا ظَٰلِمُونَ ١٠٧

Ey bizim Rabbimiz! Çıkar bizleri bundan, döner bir daha edersek her hâlde bizler zâlimiz”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Rabb'imiz, bizi buradan çıkar, eğer eski tutumumuza dönersek biz gerçekten zalim oluruz.

– Seyyid Kutub

"Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer (tekrar günaha) dönersek şüphesiz kendimize zulmetmiş oluruz."

– Diyanet İşleri

قَالَ ٱخۡسَـُٔواْ فِيهَا وَلَا تُكَلِّمُونِ ١٠٨

Buyurur ki “sinin orada, söylemeyin Bana.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah, der ki; «Kesin sesinizi ve sürünün orada; bana bir şey söylemeyin.»

– Seyyid Kutub

Allah, "Aşağılık içinde kalın orada, artık benimle konuşmayın!" der.

– Diyanet İşleri

إِنَّهُۥ كَانَ فَرِيقٞ مِّنۡ عِبَادِي يَقُولُونَ رَبَّنَآ ءَامَنَّا فَٱغۡفِرۡ لَنَا وَٱرۡحَمۡنَا وَأَنتَ خَيۡرُ ٱلرَّٰحِمِينَ ١٠٩

Çünkü kullarımdan bir fırka vardı “Rabbimiz! Biz iman ettik; öyle ise bizi bağışla, bize merhamet et, Sen, merhametlilerin en iyisisin” diyorlardı da

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani vaktiyle kullarımın bir bölümü 'Ey Rabb'imiz, biz sana inandık, bizi affeyle, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en iyisisin' diyorlardı.»

– Seyyid Kutub

Kullarımdan, "Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın" diyen bir grup var idi.

– Diyanet İşleri

فَٱتَّخَذۡتُمُوهُمۡ سِخۡرِيًّا حَتَّىٰٓ أَنسَوۡكُمۡ ذِكۡرِي وَكُنتُم مِّنۡهُمۡ تَضۡحَكُونَ ١١٠

siz onları maskara yerine tuttunuz, hatta size Benim yâdımı unutturdular, onlara öyle gülüyordunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Siz onları alaya alıyordunuz. Sonunda bu tutumunuz beni anmayı size unutturdu, artık onlara hep gülüyordunuz.

– Seyyid Kutub

Siz ise onlarla alay ediyordunuz. O kadar ki onlar size beni anmayı unutturdu. Onlara hep gülüyordunuz.

– Diyanet İşleri

إِنِّي جَزَيۡتُهُمُ ٱلۡيَوۡمَ بِمَا صَبَرُوٓاْ أَنَّهُمۡ هُمُ ٱلۡفَآئِزُونَ ١١١

İşte onlara Ben sabretmelerine mukabil bugün bu mükâfâtı verdim. Onlardır onlar, murada erenler”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bugün ben onlara sabretmelerinin karşılığını verdim, şimdi onlar kurtuluşa, mutluluğa ermişlerdir.

– Seyyid Kutub

Sabretmiş olmaları sebebiyle, bugün ben onları mükafatlandırdım. Şüphesiz onlar başarıya erenlerin ta kendileridir.

– Diyanet İşleri

قَٰلَ كَمۡ لَبِثۡتُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ عَدَدَ سِنِينَ ١١٢

“Arz’da seneler sayısı ne kadar kaldınız?” buyurur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah, cehennemliklere der ki; «Siz yeryüzünde kaç yıl yaşadınız?»

– Seyyid Kutub

Allah (inkarcılara) "Yeryüzünde kaç sene kaldınız?" diye sorar.

– Diyanet İşleri

قَالُواْ لَبِثۡنَا يَوۡمًا أَوۡ بَعۡضَ يَوۡمٖ فَسۡـَٔلِ ٱلۡعَآدِّينَ ١١٣

“Bir gün veya bir günün birazı, sayanlara sor” derler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cehennemlikler derler ki; «Orada ya bir gün, ya da bir günden daha az yaşadık, saymış olanlara sor.»

– Seyyid Kutub

Onlar, "Bir gün, ya da bir günden daha az bir süre kaldık. Hesap tutanlara sor" derler.

– Diyanet İşleri

قَٰلَ إِن لَّبِثۡتُمۡ إِلَّا قَلِيلٗاۖ لَّوۡ أَنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ ١١٤

Buyurur ki: “Bilmiş olsanız cidden pek az kaldınız”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah, onlara der ki; «Orada az bir süre kaldınız. Keşki bunu vaktiyle bilmiş olsaydınız.»

– Seyyid Kutub

Allah şöyle der: "Çok az bir zaman kaldınız. Keşke bunu (daha önce) bilmiş olsaydınız."

– Diyanet İşleri

أَفَحَسِبۡتُمۡ أَنَّمَا خَلَقۡنَٰكُمۡ عَبَثٗا وَأَنَّكُمۡ إِلَيۡنَا لَا تُرۡجَعُونَ ١١٥

Ya zannettiniz mi ki Biz, sizi sırf bir abes yarattık ve siz Bize ircâ‘ edilmeyeceksiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizi boşuna yarattığımızı ve huzurumuza döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?

– Seyyid Kutub

"Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?"

– Diyanet İşleri

فَتَعَٰلَى ٱللَّهُ ٱلۡمَلِكُ ٱلۡحَقُّۖ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ ٱلۡعَرۡشِ ٱلۡكَرِيمِ ١١٦

Demek ki Allah, O hak padişah yüksek çok yüksek; başka tanrı yok ancak O, O Arş-ı Kerîm’in Rabbi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Egemenliğin ortaksız sahibi ve gerçek olan Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir; O'ndan başka ilah yoktur ve yüce Arş'ın sahibidir.

– Seyyid Kutub

Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Ondan başka hiç ilah yoktur. O şerefli ve yüce arşın Rabbidir.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu