بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

نَزَّاعَةٗ لِّلشَّوَىٰ ١٦

(15-16) Hayır. Asla. Şüphe yok ki o bir mühim ateştir. Nâsın derisi için bir soyup dağıtıcıdır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

تَدۡعُواْ مَنۡ أَدۡبَرَ وَتَوَلَّىٰ ١٧

(17-18) Çağırır, arkasını dönüp yüz çevireni. Ve (malı) toplayıp da, bir kap içinde saklayanı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَجَمَعَ فَأَوۡعَىٰٓ ١٨

(17-18) Çağırır, arkasını dönüp yüz çevireni. Ve (malı) toplayıp da, bir kap içinde saklayanı.

– Ömer Nasuhi Bilmen

۞ إِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ خُلِقَ هَلُوعًا ١٩

(19-20) Şüphe yok ki insan haris olarak yaradılmıştır. Ona şer dokunduğu zaman çok feryat edicidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِذَا مَسَّهُ ٱلشَّرُّ جَزُوعٗا ٢٠

(19-20) Şüphe yok ki insan haris olarak yaradılmıştır. Ona şer dokunduğu zaman çok feryat edicidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِذَا مَسَّهُ ٱلۡخَيۡرُ مَنُوعًا ٢١

(21-22) Ve ona hayır dokunduğu zaman da çok cimridir, kıskançtır. Namaz kılanlar müstesna.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِلَّا ٱلۡمُصَلِّينَ ٢٢

(21-22) Ve ona hayır dokunduğu zaman da çok cimridir, kıskançtır. Namaz kılanlar müstesna.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱلَّذِينَ هُمۡ عَلَىٰ صَلَاتِهِمۡ دَآئِمُونَ ٢٣

(23-24) Onlar ki namazları üzerine devam ederler. Ve onlar ki, mallarında bir malum hak vardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱلَّذِينَ فِيٓ أَمۡوَٰلِهِمۡ حَقّٞ مَّعۡلُومٞ ٢٤

(23-24) Onlar ki namazları üzerine devam ederler. Ve onlar ki, mallarında bir malum hak vardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لِّلسَّآئِلِ وَٱلۡمَحۡرُومِ ٢٥

Dilenen ve mahrum olan için.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱلَّذِينَ يُصَدِّقُونَ بِيَوۡمِ ٱلدِّينِ ٢٦

(26-27) Ve onlar ki ceza gününü tasdik ederler. Ve onlar ki, Rablerinin azabından korkanlardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00