بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَصَٰحِبَتِهِۦ وَأَخِيهِ ١٢
ve refîkasını ve biraderini
eşini ve kardeşini,
Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.
وَفَصِيلَتِهِ ٱلَّتِي تُـٔۡوِيهِ ١٣
ve kendini barındıran fasîlesini
kendisini barındıran, içinde yetiştiği tüm ailesini.
Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.
وَمَن فِي ٱلۡأَرۡضِ جَمِيعٗا ثُمَّ يُنجِيهِ ١٤
ve Arz’da bulunanların hepsini de sonra kendini kurtarsa.
Ve yeryüzünde bulunanların hepsini versin de tek kendisini kurtarsın.
Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.
كـَلَّآۖ إِنَّهَا لَظَىٰ ١٥
Hayır, çünkü o salgın bir lezâ,
Hayır! O alevden bir ateştir.
Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz, cehennem derileri kavurup çıkaran alevli ateştir.
نَزَّاعَةٗ لِّلشَّوَىٰ ١٦
etrafı soyan nâr-ı cezâ.
Deriler kavurur, soyar.
Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz, cehennem derileri kavurup çıkaran alevli ateştir.
تَدۡعُواْ مَنۡ أَدۡبَرَ وَتَوَلَّىٰ ١٧
Çağırır arkasını dönüp tersine gideni
Kendine çağırır; sırtını dönüp gideni.
O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.
وَجَمَعَ فَأَوۡعَىٰٓ ١٨
ve toplayıp toplayıp kasaya yığanı.
Mal toplayıp kasada yığanı.
O, (hakka) arka döneni ve (imandan) yüz çevireni; servet toplayıp yığanı kendine çağırır.
۞ إِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ خُلِقَ هَلُوعًا ١٩
Hakikat o insan helû‘ yaratılmıştır.
Doğrusu insan hırslı ve huysuz yaratılmıştır.
Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır.
إِذَا مَسَّهُ ٱلشَّرُّ جَزُوعٗا ٢٠
Şer dokundu mu mızıkçı.
Kendisine kötülük dokundu mu sızlanır.
Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır.
وَإِذَا مَسَّهُ ٱلۡخَيۡرُ مَنُوعًا ٢١
Hayır dokundu mu kıskanç.
Kendisine hayır dokundu mu yoksullara yardım etmez..
Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır.
إِلَّا ٱلۡمُصَلِّينَ ٢٢
Müstesnâ ancak o musallîler
Ancak namaz kılanlar bunun dışındadır.
Ancak, namaz kılanlar başka.