بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَقَفَّيۡنَا عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِم بِعِيسَى ٱبۡنِ مَرۡيَمَ مُصَدِّقٗا لِّمَا بَيۡنَ يَدَيۡهِ مِنَ ٱلتَّوۡرَىٰةِۖ وَءَاتَيۡنَٰهُ ٱلۡإِنجِيلَ فِيهِ هُدٗى وَنُورٞ وَمُصَدِّقٗا لِّمَا بَيۡنَ يَدَيۡهِ مِنَ ٱلتَّوۡرَىٰةِ وَهُدٗى وَمَوۡعِظَةٗ لِّلۡمُتَّقِينَ ٤٦

Arkadan da, o peygamberlerin izleri üzere Meryem’in oğlu Îsa’yı, kendinden önceki Tevrat’ı tasdikçi olarak gönderdik; ve ona, sakınanlara bir hidâyet olmak üzere de, içinde nurla hidâyet bulunan ve önündeki Tevrat’ı tasdik eden İNCİL’i vermiştik.

– Ali Fikri Yavuz

وَلۡيَحۡكُمۡ أَهۡلُ ٱلۡإِنجِيلِ بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فِيهِۚ وَمَن لَّمۡ يَحۡكُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡفَٰسِقُونَ ٤٧

(Ve demiştik ki): İncil ehli, Allah’ın indirdiği İncil’deki hükümlerle hüküm versin. Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse, işte onlar fasıklardır (kâfirlerdir).

– Ali Fikri Yavuz

وَأَنزَلۡنَآ إِلَيۡكَ ٱلۡكِتَٰبَ بِٱلۡحَقِّ مُصَدِّقٗا لِّمَا بَيۡنَ يَدَيۡهِ مِنَ ٱلۡكِتَٰبِ وَمُهَيۡمِنًا عَلَيۡهِۖ فَٱحۡكُم بَيۡنَهُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُۖ وَلَا تَتَّبِعۡ أَهۡوَآءَهُمۡ عَمَّا جَآءَكَ مِنَ ٱلۡحَقِّۚ لِكُلّٖ جَعَلۡنَا مِنكُمۡ شِرۡعَةٗ وَمِنۡهَاجٗاۚ وَلَوۡ شَآءَ ٱللَّهُ لَجَعَلَكُمۡ أُمَّةٗ وَٰحِدَةٗ وَلَٰكِن لِّيَبۡلُوَكُمۡ فِي مَآ ءَاتَىٰكُمۡۖ فَٱسۡتَبِقُواْ ٱلۡخَيۡرَٰتِۚ إِلَى ٱللَّهِ مَرۡجِعُكُمۡ جَمِيعٗا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمۡ فِيهِ تَخۡتَلِفُونَ ٤٨

Ey Rasûlüm, sana da bu hak kitabı (Kur’an’ı), kendinden önceki kitabları hem tasdikçi, hem onlar üzerine bir şâhid olarak indirdik. O halde sen, ehl-i kitab arasında Allah’ın sana gönderdiği hükümlerle hüküm ver; sana gelen bu hakdan ayrılıp da onların arzuları arkasından gitme. Ey insanlar! Sizden her bir peygamber için, bir şeriat ve bir yol tayin ettik. Eğer Allah dileseydi, hepinizi tek şeriata bağlı bir ümmet yapardı. Fakat sizi, zamana göre size verdiği şeriat ölçüleri içinde imtihan edecek. O halde hayırlı işler yapmakta birbirinizle yarışın. Sonunda toptan dönüşünüz Allah’adır. O gün, din hakkında yaptığınız ihtilâfları Allah size haber verecektir.

– Ali Fikri Yavuz

وَأَنِ ٱحۡكُم بَيۡنَهُم بِمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَلَا تَتَّبِعۡ أَهۡوَآءَهُمۡ وَٱحۡذَرۡهُمۡ أَن يَفۡتِنُوكَ عَنۢ بَعۡضِ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ إِلَيۡكَۖ فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَٱعۡلَمۡ أَنَّمَا يُرِيدُ ٱللَّهُ أَن يُصِيبَهُم بِبَعۡضِ ذُنُوبِهِمۡۗ وَإِنَّ كَثِيرٗا مِّنَ ٱلنَّاسِ لَفَٰسِقُونَ ٤٩

Ve şu emri de indirdik. Aralarında, Allah’ın indirdiği hükümlerle hüküm ver, arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni şaşırtırlar diye kendilerinden sakın. Eğer onlar, hükümleri kabulden yüz çevirirlerse, bil ki, Allah onların bazı günahları sebebiyle başlarına mutlaka bir musibet getirmek diliyor. Her halde insanların çoğu fâsıktırlar. (Allah’ın emrinden dışarı çıkarlar.)

– Ali Fikri Yavuz

أَفَحُكۡمَ ٱلۡجَٰهِلِيَّةِ يَبۡغُونَۚ وَمَنۡ أَحۡسَنُ مِنَ ٱللَّهِ حُكۡمٗا لِّقَوۡمٖ يُوقِنُونَ ٥٠

Onlar, hâlâ o câhillik devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kimmiş Allah’dan daha güzel hüküm verecek? Fakat bunu, gerçek anlayış sahibi olan bir toplum bilir.

– Ali Fikri Yavuz

۞ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَتَّخِذُواْ ٱلۡيَهُودَ وَٱلنَّصَٰرَىٰٓ أَوۡلِيَآءَۘ بَعۡضُهُمۡ أَوۡلِيَآءُ بَعۡضٖۚ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمۡ فَإِنَّهُۥ مِنۡهُمۡۗ إِنَّ ٱللَّهَ لَا يَهۡدِي ٱلۡقَوۡمَ ٱلظَّٰلِمِينَ ٥١

Ey imân edenler! Yahudî’lerle Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar, birbirlerinin dostlarıdır. İçinizden kim onları dost ve yardımcı edinirse, o da onlardandır. Allah, düşmana dostluk etmekle nefislerine zulmedenleri hak yoluna eriştirmez.

– Ali Fikri Yavuz

فَتَرَى ٱلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٞ يُسَٰرِعُونَ فِيهِمۡ يَقُولُونَ نَخۡشَىٰٓ أَن تُصِيبَنَا دَآئِرَةٞۚ فَعَسَى ٱللَّهُ أَن يَأۡتِيَ بِٱلۡفَتۡحِ أَوۡ أَمۡرٖ مِّنۡ عِندِهِۦ فَيُصۡبِحُواْ عَلَىٰ مَآ أَسَرُّواْ فِيٓ أَنفُسِهِمۡ نَٰدِمِينَ ٥٢

Onun için kablerinde nifak hastalığı olanları görürsün ki, kâfirlerle dostluk yapmak hususunda yarışırlar. Korkarız bir zaman inkılâbı ile İslâm mağlûp olur, derler. Fakat yakındır ki, Allah, müslümanlara zaferi veya kendi katından bir emri (münafıkların açığa vurulması emrini) getirir de nefislerinde gizlediklerine pişman olurlar.

– Ali Fikri Yavuz

وَيَقُولُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَهَٰٓؤُلَآءِ ٱلَّذِينَ أَقۡسَمُواْ بِٱللَّهِ جَهۡدَ أَيۡمَٰنِهِمۡ إِنَّهُمۡ لَمَعَكُمۡۚ حَبِطَتۡ أَعۡمَٰلُهُمۡ فَأَصۡبَحُواْ خَٰسِرِينَ ٥٣

Münafıkların hali açığa çıkınca müminler birbirlerine şöyle diyeceklerdir: “- Sizinle beraber olduklarına, kuvvetli yeminleriyle, Allah’a yemin edenler şunlar mı? onların bütün yapatıkları boşa çıktı da âhirette hüsran (perişanlık) içinde kaldılar.”

– Ali Fikri Yavuz

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مَن يَرۡتَدَّ مِنكُمۡ عَن دِينِهِۦ فَسَوۡفَ يَأۡتِي ٱللَّهُ بِقَوۡمٖ يُحِبُّهُمۡ وَيُحِبُّونَهُۥٓ أَذِلَّةٍ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ أَعِزَّةٍ عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ يُجَٰهِدُونَ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ وَلَا يَخَافُونَ لَوۡمَةَ لَآئِمٖۚ ذَٰلِكَ فَضۡلُ ٱللَّهِ يُؤۡتِيهِ مَن يَشَآءُۚ وَٱللَّهُ وَٰسِعٌ عَلِيمٌ ٥٤

Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse, şunu bilsin: Allah onun yerine öyle bir kavim getirecek ki, Allah onları sever; onlar da Allah’ı severler, müminlere karşı yumuşak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve başları yukardadır; Allah yolunda mücadele ederler, dil uzatanın kınamasından korkmazlar. İşte bu, Allah’ın ihsanıdır. Onu dilediği kimseye verir. Allah’ın ihsânı geniştir, her şeyi bilendir.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱلَّذِينَ يُقِيمُونَ ٱلصَّلَوٰةَ وَيُؤۡتُونَ ٱلزَّكَوٰةَ وَهُمۡ رَٰكِعُونَ ٥٥

Sizin veliniz ve yardımcınız ancak Allah’la onun peygamberidir; bir de iman edenlerdir ki, onlar, Allah’ın emirlerine boyun eğerek namaza devam ederler ve zekât verirler.

– Ali Fikri Yavuz

وَمَن يَتَوَلَّ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ فَإِنَّ حِزۡبَ ٱللَّهِ هُمُ ٱلۡغَٰلِبُونَ ٥٦

Kim Allah’ı, Peygamberini ve mü’minleri yâr edinir, yardımda bulunursa, şüphesiz ki üstün gelecek olanlar, Allah taraftarlarıdır.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00