بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱقۡصِدۡ فِي مَشۡيِكَ وَٱغۡضُضۡ مِن صَوۡتِكَۚ إِنَّ أَنكَرَ ٱلۡأَصۡوَٰتِ لَصَوۡتُ ٱلۡحَمِيرِ ١٩

Yürüyüşünde mütevazi ol, (pek yavaş ve pek süratli yürüme, sükunet ve vakarını muhfaza et). Sesini alçalt (bağırıb çağırarak konuşma), çünkü seslerin en çirkini, elbette ki eşeklerin sesidir.”

– Ali Fikri Yavuz

أَلَمۡ تَرَوۡاْ أَنَّ ٱللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَأَسۡبَغَ عَلَيۡكُمۡ نِعَمَهُۥ ظَٰهِرَةٗ وَبَاطِنَةٗۗ وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُجَٰدِلُ فِي ٱللَّهِ بِغَيۡرِ عِلۡمٖ وَلَا هُدٗى وَلَا كِتَٰبٖ مُّنِيرٖ ٢٠

Görmediniz mi ki, Allah, göklerdekini (güneş, ay, yıldız ve bulutları) ve yerde olanı hep menfaatiniz için birer sebep kılmıştır. Hem aşikâre, hem gizli olarak her türlü nimetlerini üzerinize tamamlamıştır. Böyle iken, insanlar içinde kimisi de var ki, ne bir ilme, ne bir delile, ne de aydınlatıcı bir kitaba dayanmaksızın Allah’ın dini hakkında mücadele ediyor.

– Ali Fikri Yavuz

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱتَّبِعُواْ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ قَالُواْ بَلۡ نَتَّبِعُ مَا وَجَدۡنَا عَلَيۡهِ ءَابَآءَنَآۚ أَوَلَوۡ كَانَ ٱلشَّيۡطَٰنُ يَدۡعُوهُمۡ إِلَىٰ عَذَابِ ٱلسَّعِيرِ ٢١

O kâfirlere: “- Allah’ın indirdiği Kur’an’a tabi olun” denildiği zaman, derler ki: “- Hayır, biz atalarımızı neyin (hangi dinin) üzerinde bulduksa onun ardınca gideriz.” Ya Şeytan, atalarını cehennem azabına çağırıyorduysa da mı (onlara uyacaklar)?

– Ali Fikri Yavuz

۞ وَمَن يُسۡلِمۡ وَجۡهَهُۥٓ إِلَى ٱللَّهِ وَهُوَ مُحۡسِنٞ فَقَدِ ٱسۡتَمۡسَكَ بِٱلۡعُرۡوَةِ ٱلۡوُثۡقَىٰۗ وَإِلَى ٱللَّهِ عَٰقِبَةُ ٱلۡأُمُورِ ٢٢

Kim amelinde ihlâs sahibi olarak kendini samimiyetle Allah’a teslim ederse, muhakkak ki o, en sağlam kulpa yapışmıştır. Bütün işlerin sonu Allah’a dayanır.

– Ali Fikri Yavuz

وَمَن كَفَرَ فَلَا يَحۡزُنكَ كُفۡرُهُۥٓۚ إِلَيۡنَا مَرۡجِعُهُمۡ فَنُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمُۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ ٢٣

Kim de küfre varırsa, artık onun küfrü (Ey Rasûlüm) seni üzmesin. Onlar, bize dönüb gelecekler; o vakit biz, onlara, bütün yaptıklarını (küfürlerinin cezasını) haber vereceğiz. Şüphe yok ki Allah, bütün kalblerdekini hakkıyla bilendir.

– Ali Fikri Yavuz

نُمَتِّعُهُمۡ قَلِيلٗا ثُمَّ نَضۡطَرُّهُمۡ إِلَىٰ عَذَابٍ غَلِيظٖ ٢٤

Biz, o kâfirlere (dünyada) biraz zevk ettiririz de, sonra kendilerini ağır bir azaba mecbur tutarız.

– Ali Fikri Yavuz

وَلَئِن سَأَلۡتَهُم مَّنۡ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ لَيَقُولُنَّ ٱللَّهُۚ قُلِ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِۚ بَلۡ أَكۡثَرُهُمۡ لَا يَعۡلَمُونَ ٢٥

Muhakkak ki onlara sorsan: “- Gökleri ve yeri kim yarattı?” Elbette: “-Allah” diyecekler. (Bu gerçeği itiraf ettiklerinden ey Rasûlüm) sen de “- Elhamdü Lillâh= Allah’a hamd olsun” de. Fakat onların çoğu (ilzam edildiklerini, iddialarının boş olduğunu) bilmezler.

– Ali Fikri Yavuz

لِلَّهِ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۚ إِنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡغَنِيُّ ٱلۡحَمِيدُ ٢٦

Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Şüphesiz ki Allah Ganî’dir= hiç bir şeye muhtaç değildir, Hamîd’dir= hamd edilmeye lâyıktır.

– Ali Fikri Yavuz

وَلَوۡ أَنَّمَا فِي ٱلۡأَرۡضِ مِن شَجَرَةٍ أَقۡلَٰمٞ وَٱلۡبَحۡرُ يَمُدُّهُۥ مِنۢ بَعۡدِهِۦ سَبۡعَةُ أَبۡحُرٖ مَّا نَفِدَتۡ كَلِمَٰتُ ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٞ ٢٧

Eğer yerdeki bütün ağaçlar hep kalem olsa, deniz de, -arkasından yedi deniz daha katılarak- mürekkeb olsa, yine Allah’ın kelimeleri (ilim ve ezelî kelâmı) tükenmez. Muhakkak ki Allah Azîz’dir= her şeye galibdir. Hakîm’dir= hükmünde hikmet sahibidir.

– Ali Fikri Yavuz

مَّا خَلۡقُكُمۡ وَلَا بَعۡثُكُمۡ إِلَّا كَنَفۡسٖ وَٰحِدَةٍۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعُۢ بَصِيرٌ ٢٨

Sizin (topunuzun yoktan) yaratılmanız da, öldükten sonra diriltilmeniz de, ancak tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir. (Ol, emriyle her şey oluverir). Muhakkak ki Allah Semî’dir= söylenenleri işitir, Basîr’dir= yaptıklarınızı görür.

– Ali Fikri Yavuz

أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ يُولِجُ ٱلَّيۡلَ فِي ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِي ٱلَّيۡلِ وَسَخَّرَ ٱلشَّمۡسَ وَٱلۡقَمَرَۖ كُلّٞ يَجۡرِيٓ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمّٗى وَأَنَّ ٱللَّهَ بِمَا تَعۡمَلُونَ خَبِيرٞ ٢٩

Görmedin mi, Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü de geceye sokuyor. Güneş’i ve Ayı sizin menfaatınıza sebep kılmıştır. (Bunlardan) her biri muayyen bir vakte kadar cereyan edip gidecektir. Doğrusu Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00