بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِلَىٰ رَبِّكَ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡمُسۡتَقَرُّ ١٢

O günde durulacak makam, Rabbin tarafından tayin edilecektir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

يُنَبَّؤُاْ ٱلۡإِنسَٰنُ يَوۡمَئِذِۭ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ ١٣

(13-14) O gün insana ileri götürmüş olduğu şeyler ile geriye bırakmış olduğu şeyler haber verilecektir. Doğrusu insan kendi şahsı aleyhine bir hüccetir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

بَلِ ٱلۡإِنسَٰنُ عَلَىٰ نَفۡسِهِۦ بَصِيرَةٞ ١٤

(13-14) O gün insana ileri götürmüş olduğu şeyler ile geriye bırakmış olduğu şeyler haber verilecektir. Doğrusu insan kendi şahsı aleyhine bir hüccetir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَوۡ أَلۡقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ ١٥

Velev ki, mazeretlerini ortaya atmış bulunsun.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَا تُحَرِّكۡ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعۡجَلَ بِهِۦٓ ١٦

(16-17) Onu (Kur'an'ı) acele ahzedesin diye onunla dilini kımıldatma. Şüphe yok ki, onu toplamak da, onu okutmak da Bize aittir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّ عَلَيۡنَا جَمۡعَهُۥ وَقُرۡءَانَهُۥ ١٧

(16-17) Onu (Kur'an'ı) acele ahzedesin diye onunla dilini kımıldatma. Şüphe yok ki, onu toplamak da, onu okutmak da Bize aittir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَإِذَا قَرَأۡنَٰهُ فَٱتَّبِعۡ قُرۡءَانَهُۥ ١٨

İmdi onu Biz okuyunca artık sen onun kıraatine tâbi ol!

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُمَّ إِنَّ عَلَيۡنَا بَيَانَهُۥ ١٩

Sonra şüphe yok ki onun açıklanması da Bize aittir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

كـَلَّا بَلۡ تُحِبُّونَ ٱلۡعَاجِلَةَ ٢٠

(20-21) Yok, yok. Siz acele olanı seversiniz. Ve ahireti bırakıverirsiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَتَذَرُونَ ٱلۡأٓخِرَةَ ٢١

(20-21) Yok, yok. Siz acele olanı seversiniz. Ve ahireti bırakıverirsiniz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ نَّاضِرَةٌ ٢٢

(22-23) O günde birtakım yüzler parıldanıcıdır. Rablerine nazar edicidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00