054 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذۡنَٰهُمۡ أَخۡذَ عَزِيزٖ مُّقۡتَدِرٍ ٤٢

Âyetlerimizin hepsini tekzib ettiler biz de onları öyle bir tutuşla alıverdik ki muktedir bir azîze öyle yaraşır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Fakat bütün ayetlerimizi yalanladılar. Biz de güçlü ve üstün iradeli birine yaraşacak bir sertlikle onların yakalarına yapıştık.

– Seyyid Kutub

Bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalaması gibi yakaladık.

– Diyanet İşleri

أَكُفَّارُكُمۡ خَيۡرٞ مِّنۡ أُوْلَٰٓئِكُمۡ أَمۡ لَكُم بَرَآءَةٞ فِي ٱلزُّبُرِ ٤٣

Sizin kâfirleriniz onlardan hayırlı mı? Yoksa sizin için kitablarda bir berâet mi var?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Acaba sizin içinizdeki kafirler onlardan daha mı iyidir, yoksa kutsal kitaplarda size ilişkin bir suçsuzluk belgesi mi var?

– Seyyid Kutub

(Ey Mekkeliler!) Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı hayırlı? Yoksa sizin için kitaplarda bir berat mı var?

– Diyanet İşleri

أَمۡ يَقُولُونَ نَحۡنُ جَمِيعٞ مُّنتَصِرٞ ٤٤

Yoksa biz yardımlaşır bir cemiyyetiz mi diyorlar?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa onlar «Biz karşımıza çıkacak herkesi yenen güçlü bir orduyuz» mu diyorlar?

– Seyyid Kutub

Yoksa onlar, “Biz yardımlaşan (güçlü) bir topluluğuz” mu diyorlar?

– Diyanet İşleri

سَيُهۡزَمُ ٱلۡجَمۡعُ وَيُوَلُّونَ ٱلدُّبُرَ ٤٥

Her halde o cemiyyet bozulacak ve arkalarını dönüp gidecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yakında orduları bozguna uğratılacak ve geri püskürtüleceklerdir.

– Seyyid Kutub

O topluluk yakında (Bedir’de) bozguna uğrayacak ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.

– Diyanet İşleri

بَلِ ٱلسَّاعَةُ مَوۡعِدُهُمۡ وَٱلسَّاعَةُ أَدۡهَىٰ وَأَمَرُّ ٤٦

Daha doğrusu onların asıl mev'ıdi saattir ve o saat daha acı ve daha belâ ve bedterdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Asıl azaba kıyamet günü çarpılacaklardır. Kıyamet günü onlar için daha feci ve daha acıdır.

– Seyyid Kutub

Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha müthiş ve daha acıdır.

– Diyanet İşleri

إِنَّ ٱلۡمُجۡرِمِينَ فِي ضَلَٰلٖ وَسُعُرٖ ٤٧

Muhakkak ki mücrimler şaşkınlık ve çılgınlıklar içindedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Suçlular şaşkınlık ve ateş içindedirler.

– Seyyid Kutub

Şüphesiz suçlular (müşrikler) sapıklık ve ateşler içindedirler.

– Diyanet İşleri

يَوۡمَ يُسۡحَبُونَ فِي ٱلنَّارِ عَلَىٰ وُجُوهِهِمۡ ذُوقُواْ مَسَّ سَقَرَ ٤٨

O gün ki yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler tadın ne imiş diye messi Sakar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O gün onlar yüzüstü sürüklenerek cehenneme atılırlar; «Ateşin vücudunuza değişini tadınız» diye.

– Seyyid Kutub

Yüzüstü ateşe sürüklendikleri gün kendilerine, “Cehennemin dokunuşunu tadın!” denecek.

– Diyanet İşleri

إِنَّا كُلَّ شَيۡءٍ خَلَقۡنَٰهُ بِقَدَرٖ ٤٩

Haberiniz olsun ki biz her şeyi bir kaderle yaratmışızdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz her şeyi belirli bir plan uyarınca yarattık.

– Seyyid Kutub

Gerçekten biz, her şeyi bir ölçü ve dengede yarattık.

– Diyanet İşleri

وَمَآ أَمۡرُنَآ إِلَّا وَٰحِدَةٞ كَلَمۡحِۭ بِٱلۡبَصَرِ ٥٠

Emrimiz de başka değil birdir, bir lemhi basar gibidir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bizim buyruğumuz göz kırpması kadar kısa sürede gerçekleşen bir tek sözdür.

– Seyyid Kutub

Emrimiz ancak bir tek emirdir. Göz kırpması gibidir. (Anında gerçekleşir.)

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ أَهۡلَكۡنَآ أَشۡيَاعَكُمۡ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ ٥١

Celâlim Hakkı için emsalinizi hep helâk da ettik fakat hani düşünen?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz sizin gibi sapıkları daha önce yokettik. Öğüt alan yok mu?

– Seyyid Kutub

Andolsun, biz sizin gibileri hep helâk ettik. Fakat var mı düşünüp öğüt alan?

– Diyanet İşleri

وَكُلُّ شَيۡءٖ فَعَلُوهُ فِي ٱلزُّبُرِ ٥٢

Bununla beraber işledikleri her şey defterlerdedir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onların yaptıkları herşey defterlere geçmiştir.

– Seyyid Kutub

İşledikleri her şey ise kitaplarda kayıtlıdır.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu