بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَسَتُبۡصِرُ وَيُبۡصِرُونَ ٥

Yakında göreceksin ve görecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sen de göreceksin, onlar da görecekler.

– Seyyid Kutub

(5-6) Hanginizin deli olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.

– Diyanet İşleri

بِأَييِّكُمُ ٱلۡمَفۡتُونُ ٦

Hanginizde imiş o fitne, o cünun?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hanginizin sınandığını.

– Seyyid Kutub

(5-6) Hanginizin deli olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.

– Diyanet İşleri

إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعۡلَمُ بِمَن ضَلَّ عَن سَبِيلِهِۦ وَهُوَ أَعۡلَمُ بِٱلۡمُهۡتَدِينَ ٧

Şüphesiz Rabbındır en bilen yolundan sapını, yine odur en bilen hidayete irenleri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz Rabbin, kimlerin kendi yolundan saptığını ve kimlerin doğru yolda olduğunu herkesten iyi bilir.

– Seyyid Kutub

Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi daha iyi bilir. O, hidayete erenleri de daha iyi bilir.

– Diyanet İşleri

فَلَا تُطِعِ ٱلۡمُكَذِّبِينَ ٨

O halde tanıma o yalan diyenleri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse yalanlayanlara itaat etme.

– Seyyid Kutub

O hâlde yalanlayanlara boyun eğme.

– Diyanet İşleri

وَدُّواْ لَوۡ تُدۡهِنُ فَيُدۡهِنُونَ ٩

Arzu ettiler ki müdahene etsen, o vakit müdahene edeceklerdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar istediler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.

– Seyyid Kutub

İstediler ki, yumuşak davranasın, böylece onlar da yumuşak davransınlar.

– Diyanet İşleri

وَلَا تُطِعۡ كُلَّ حَلَّافٖ مَّهِينٍ ١٠

Ve tanıma şunların hiç birini: çok yemin edici, değersiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran aşağılık.

– Seyyid Kutub

(10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

– Diyanet İşleri

هَمَّازٖ مَّشَّآءِۭ بِنَمِيمٖ ١١

Gammaz koğuculukla gezer.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Herkesi kınayan, söz götürüp getiren.

– Seyyid Kutub

(10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

– Diyanet İşleri

مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٍ أَثِيمٍ ١٢

Hayır engeli, mütecâviz vebâl yüklü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayra engel olan, saldırgan, günahkar.

– Seyyid Kutub

(10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

– Diyanet İşleri

عُتُلِّۭ بَعۡدَ ذَٰلِكَ زَنِيمٍ ١٣

Zobu, sonrada dakma (zenîm).

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kaba, sonra da soysuz, alçak.

– Seyyid Kutub

(10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

– Diyanet İşleri

أَن كَانَ ذَا مَالٖ وَبَنِينَ ١٤

Mal sahibi olmuş ve oğulları var diye.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (yolunu şaşırmış)

– Seyyid Kutub

(10-14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.

– Diyanet İşleri

إِذَا تُتۡلَىٰ عَلَيۡهِ ءَايَٰتُنَا قَالَ أَسَٰطِيرُ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٥

Karşısında âyetlerimiz okunurken "eskilerin masalları" dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman: «Eskilerin masalları» dedi.

– Seyyid Kutub

Âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman, “Öncekilerin masalları!” der.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu