068 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَتَنَادَوۡاْ مُصۡبِحِينَ ٢١

Derken sabahleyin birbirlerine seslendiler:

– Ali Fikri Yavuz

أَنِ ٱغۡدُواْ عَلَىٰ حَرۡثِكُمۡ إِن كُنتُمۡ صَٰرِمِينَ ٢٢

“Haydin devşirecekseniz, ürününüzü toplamaya erken çıkın!”

– Ali Fikri Yavuz

فَٱنطَلَقُواْ وَهُمۡ يَتَخَٰفَتُونَ ٢٣

Hemen fırladılar; aralarında şöyle fısıldaşıyorlardı:

– Ali Fikri Yavuz

أَن لَّا يَدۡخُلَنَّهَا ٱلۡيَوۡمَ عَلَيۡكُم مِّسۡكِينٞ ٢٤

“Bugün bağınıza bir miskin sokulmasın.”

– Ali Fikri Yavuz

وَغَدَوۡاْ عَلَىٰ حَرۡدٖ قَٰدِرِينَ ٢٥

Hem zanlarınca, miskinleri mahrum etmeğe güçleri yeterek erkenden gittiler...

– Ali Fikri Yavuz

فَلَمَّا رَأَوۡهَا قَالُوٓاْ إِنَّا لَضَآلُّونَ ٢٦

Vakta ki o bahçeyi (böyle yanmış kapkara) gördüler : “-Biz, herhalde yanlış gelmişiz.” dediler.

– Ali Fikri Yavuz

بَلۡ نَحۡنُ مَحۡرُومُونَ ٢٧

(Etrafa bakınıp kendi bahçeleri olduğunu anladıkları zaman da): “-Hayır, (bahçenin bereketinden) biz mahrum edilmişiz.” dediler.

– Ali Fikri Yavuz

قَالَ أَوۡسَطُهُمۡ أَلَمۡ أَقُل لَّكُمۡ لَوۡلَا تُسَبِّحُونَ ٢٨

İnsaflıları şöyle dedi: “- Ben demedim mi size, tesbîh etseydiniz? (İnşaallah deyeydiniz).”

– Ali Fikri Yavuz

قَالُواْ سُبۡحَٰنَ رَبِّنَآ إِنَّا كُنَّا ظَٰلِمِينَ ٢٩

Onlar: “- Seni tenzîh ederiz, Rabbimiz! Doğrusu biz zalimlermişiz.” dediler.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَلَٰوَمُونَ ٣٠

Sonra da döndüler, birbirlerine kabahat yüklemeye başladılar:

– Ali Fikri Yavuz

قَالُواْ يَٰوَيۡلَنَآ إِنَّا كُنَّا طَٰغِينَ ٣١

Dediler ki: “-Yazıklar olsun bizler azgınlarmışız.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu