050 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَأُزۡلِفَتِ ٱلۡجَنَّةُ لِلۡمُتَّقِينَ غَيۡرَ بَعِيدٍ ٣١

Cennet de müttakīlere uzak olmayarak yaklaştırılmış bulunacak

– Elmalılı Hamdi Yazır

Cennet Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılır, zaten uzak değildir.

– Seyyid Kutub

Cennet Allah'a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak.

– Diyanet İşleri

هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٖ ٣٢

“işte bu” diye, “o sizin vaad olunduğunuz: Her bir tevbekâr, vazifesine riayetkâr olan,

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte size vaadedilen budur. Daima tevbe ile Allah'a dönen, O'nun buyruklarını koruyan.

– Seyyid Kutub

Onlara söyle denir: "Iste bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan seydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmedigi halde sirf saygidan dolayi Rahmân'dan korkan ve O'na yönelmis bir kalp ile gelen kimseler içindir."

– Diyanet İşleri

مَّنۡ خَشِيَ ٱلرَّحۡمَٰنَ بِٱلۡغَيۡبِ وَجَآءَ بِقَلۡبٖ مُّنِيبٍ ٣٣

gaybda Rahmân’a haşyet duyan ve inâbeli bir kalb ile gelen kimselere.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Görmediği Rahman'dan korkan ve Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir.

– Seyyid Kutub

Onlara şöyle denir:) "İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahmân'dan korkan ve O'na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir."

– Diyanet İşleri

ٱدۡخُلُوهَا بِسَلَٰمٖۖ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡخُلُودِ ٣٤

Girin ona bir selâm ile, bu işte o hulûd günü”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur denir.

– Seyyid Kutub

"Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedilik günüdür."

– Diyanet İşleri

لَهُم مَّا يَشَآءُونَ فِيهَا وَلَدَيۡنَا مَزِيدٞ ٣٥

Orada onlara ne dilerlerse var, Bizim nezdimizde ise ziyade var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada istedikleri herşey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.

– Seyyid Kutub

Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.

– Diyanet İşleri

وَكَمۡ أَهۡلَكۡنَا قَبۡلَهُم مِّن قَرۡنٍ هُمۡ أَشَدُّ مِنۡهُم بَطۡشٗا فَنَقَّبُواْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ هَلۡ مِن مَّحِيصٍ ٣٦

Hem önlerinde nice karn helâk ettik, onlar tutumca onlardan daha çetin idiler, beldelerde delik aradılar: Var mı bir kaçamak?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Gerçekte onlar bunlardan daha güçlü idiler. Buna rağmen ölümden kurtulmak için memlekette delikler aradılar. Kurtuluş var mı?

– Seyyid Kutub

Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helak ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var?

– Diyanet İşleri

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكۡرَىٰ لِمَن كَانَ لَهُۥ قَلۡبٌ أَوۡ أَلۡقَى ٱلسَّمۡعَ وَهُوَ شَهِيدٞ ٣٧

Şüphesiz ki bu söylenende kalbi olan yahut şuhûd hâlinde kulak tutan kimse için uyandıracak bir ihtar vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu bunda, kalbi olana veya şahid olarak kulak veren kimse için bir öğüt vardır.

– Seyyid Kutub

Şüphesiz bunda, aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ وَمَا بَيۡنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٖ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٖ ٣٨

Şânım hakkı için Biz o gökleri ve yeri ve aralarındakileri altı günde halkettik, Bize bir yorgunluk da dokunmadı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.

– Seyyid Kutub

Andolsun, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde (altı evrede) yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı.

– Diyanet İşleri

فَٱصۡبِرۡ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحۡ بِحَمۡدِ رَبِّكَ قَبۡلَ طُلُوعِ ٱلشَّمۡسِ وَقَبۡلَ ٱلۡغُرُوبِ ٣٩

O hâlde onların laflarına karşı sabret de Rabbine hamd ile tesbih eyle Güneş doğmadan evvel ve batmadan evvel.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Muhammed! Onların dediklerine sabret. Güneşin doğuş ile batışında önce Rabb'ini hamd ile tesbih et.

– Seyyid Kutub

O halde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et.

– Diyanet İşleri

وَمِنَ ٱلَّيۡلِ فَسَبِّحۡهُ وَأَدۡبَٰرَ ٱلسُّجُودِ ٤٠

Geceden de tesbih et O’na hem de secde arkalarında.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gecenin bir bölümünde ve secdelerin ardından O'nu tesbih et.

– Seyyid Kutub

Gecenin bir kısmında ve secdelerin ardından da onu tespih et.

– Diyanet İşleri

وَٱسۡتَمِعۡ يَوۡمَ يُنَادِ ٱلۡمُنَادِ مِن مَّكَانٖ قَرِيبٖ ٤١

Ve dinle o münâdînin bağıracağı günü yakın bir yerden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir çağırıcının yakın bir yerde çağıracağı güne kulak ver.

– Seyyid Kutub

(Ey Muhammed!) Çağırıcının yakın bir yerden sesleneceği gün, (o sese) kulak ver.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu