بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٖ مُّرِيبٍ ٢٥
hayra engel, haşarı işkilci kâfiri
Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi.
(Allah şöyle der:) "Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!"
ٱلَّذِي جَعَلَ مَعَ ٱللَّهِ إِلَٰهًا ءَاخَرَ فَأَلۡقِيَاهُ فِي ٱلۡعَذَابِ ٱلشَّدِيدِ ٢٦
ki Allah’ın yanında başka ilâh tutmuştur, haydin ikiniz bir atın onu o şiddetli azab içine”.
O ki Allah ile beraber başka tanrılar edindi, bundan dolayı onu çetin bir azaba atın.
"Allah ile beraber, başka bir ilah edinen o kimseyi atın şiddetli azabın içine!"
۞ قَالَ قَرِينُهُۥ رَبَّنَا مَآ أَطۡغَيۡتُهُۥ وَلَٰكِن كَانَ فِي ضَلَٰلِۭ بَعِيدٖ ٢٧
Arkadaşı der: “Ya Rabbenâ, onu ben azdırmadım velâkin kendisi uzak bir dalâl içinde idi”.
Yanındaki arkadaşı dedi ki: «Rabb'imiz, ben onu azdırmadım, zaten o kendisi derin bir sapıklık içinde idi.»
Arkadaşı (olan şeytan) der ki: "Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi."
قَالَ لَا تَخۡتَصِمُواْ لَدَيَّ وَقَدۡ قَدَّمۡتُ إِلَيۡكُم بِٱلۡوَعِيدِ ٢٨
Buyurur ki: “Huzûrumda çekişmeyin, Ben size önceden va‘îd göndermiş iken.
Allah: «Huzurumda çekişmeyin. Ben size daha önce uyarı göndermiştim.»
Allah şöyle der: "Benim huzurumda çekişmeyin. Çünkü ben bu (konudaki) uyarıyı size önceden yaptım."
مَا يُبَدَّلُ ٱلۡقَوۡلُ لَدَيَّ وَمَآ أَنَا۠ بِظَلَّٰمٖ لِّلۡعَبِيدِ ٢٩
Benim indimde söz değiştirilmez ve Ben kullara zulümkâr değilim”.
Benim katımda söz değişmez; Ben kullara asla zulmetmem der.
"Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara zulmedici değilim."
يَوۡمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ ٱمۡتَلَأۡتِ وَتَقُولُ هَلۡ مِن مَّزِيدٖ ٣٠
O gün ki cehenneme “doldun mu?” diyeceğiz, o, “daha ziyade var mı?” diyecek.
O gün cehenneme: «Doldun mu?» deriz. «Daha yok mu?» der.
O gün Cehenneme, "Doldun mu?" deriz. O da, "daha var mı?" der.
وَأُزۡلِفَتِ ٱلۡجَنَّةُ لِلۡمُتَّقِينَ غَيۡرَ بَعِيدٍ ٣١
Cennet de müttakīlere uzak olmayarak yaklaştırılmış bulunacak
Cennet Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılır, zaten uzak değildir.
Cennet Allah'a karşı gelmekten sakınanlara uzak olmayacak şekilde yaklaştırılacak.
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٖ ٣٢
“işte bu” diye, “o sizin vaad olunduğunuz: Her bir tevbekâr, vazifesine riayetkâr olan,
İşte size vaadedilen budur. Daima tevbe ile Allah'a dönen, O'nun buyruklarını koruyan.
Onlara söyle denir: "Iste bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan seydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmedigi halde sirf saygidan dolayi Rahmân'dan korkan ve O'na yönelmis bir kalp ile gelen kimseler içindir."
مَّنۡ خَشِيَ ٱلرَّحۡمَٰنَ بِٱلۡغَيۡبِ وَجَآءَ بِقَلۡبٖ مُّنِيبٍ ٣٣
gaybda Rahmân’a haşyet duyan ve inâbeli bir kalb ile gelen kimselere.
Görmediği Rahman'dan korkan ve Allah'a yönelmiş bir kalble gelen sizlere, hepinize söz verilen yerdir.
Onlara şöyle denir:) "İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahmân'dan korkan ve O'na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir."
ٱدۡخُلُوهَا بِسَلَٰمٖۖ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡخُلُودِ ٣٤
Girin ona bir selâm ile, bu işte o hulûd günü”.
Oraya esenlikle girin; işte sonsuzluk günü budur denir.
"Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedilik günüdür."
لَهُم مَّا يَشَآءُونَ فِيهَا وَلَدَيۡنَا مَزِيدٞ ٣٥
Orada onlara ne dilerlerse var, Bizim nezdimizde ise ziyade var.
Orada istedikleri herşey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.
Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır.