050 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَفَعَيِينَا بِٱلۡخَلۡقِ ٱلۡأَوَّلِۚ بَلۡ هُمۡ فِي لَبۡسٖ مِّنۡ خَلۡقٖ جَدِيدٖ ١٥

Ya artık birinci yaratış ile yoruluverdik mi? Doğrusu onlar, yeni bir yaratılıştan iltibastalar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İlk yaratma ile yorulup aciz mi kaldık ki yeniden yaratamayalım? Doğrusu onlar yeniden yaratılmaktan şüphe etmektedirler.

– Seyyid Kutub

İlk yaratmada acizlik mi gösterdik ki (yeniden yaratamayalım)? Doğrusu onlar, yeniden yaratılış konusunda şüphe içindedirler.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰنَ وَنَعۡلَمُ مَا تُوَسۡوِسُ بِهِۦ نَفۡسُهُۥۖ وَنَحۡنُ أَقۡرَبُ إِلَيۡهِ مِنۡ حَبۡلِ ٱلۡوَرِيدِ ١٦

Hem şânıma kasem ederim ki hakikat insanı Biz yarattık ve biliriz nefsi onu ne ile vesveselendirir ve Biz ona “habl-i verîd”den daha yakınızdır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne fısıldadığını biliriz, çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.

– Seyyid Kutub

Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız.

– Diyanet İşleri

إِذۡ يَتَلَقَّى ٱلۡمُتَلَقِّيَانِ عَنِ ٱلۡيَمِينِ وَعَنِ ٱلشِّمَالِ قَعِيدٞ ١٧

İki zabıt me’mûru zabıt tutarlarken: biri sağdan oturmuş biri soldan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Çünkü onun sağında ve solunda oturan, her davranışı yakalayıp tesbit eden iki melek vardır.

– Seyyid Kutub

Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir.

– Diyanet İşleri

مَّا يَلۡفِظُ مِن قَوۡلٍ إِلَّا لَدَيۡهِ رَقِيبٌ عَتِيدٞ ١٨

Her ne söz atarsa mutlak yanında hazır bir gözcü vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İnsan hiçbir söz söylemez ki yanında gözetliyen, dediklerini zapteden bir melek hazır bulunmasın.

– Seyyid Kutub

İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.

– Diyanet İşleri

وَجَآءَتۡ سَكۡرَةُ ٱلۡمَوۡتِ بِٱلۡحَقِّۖ ذَٰلِكَ مَا كُنتَ مِنۡهُ تَحِيدُ ١٩

Ve ölüm sekerâtı hak ile geldikte, “işte” diye, “o senin kaçıp durduğun”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ölüm sarhoşluğu bir gün Hakk'ı getirir de «İşte ey insan bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir» denir.

– Seyyid Kutub

Ölüm sarhoşluğu bir hakikat olarak insana gelir de ona, "İşte bu, senin öteden beri kaçıp durduğun şeydir" denir.

– Diyanet İşleri

وَنُفِخَ فِي ٱلصُّورِۚ ذَٰلِكَ يَوۡمُ ٱلۡوَعِيدِ ٢٠

Ve Sûr üfürüldükte: ki işte o va‘îd günüdür.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sur'a üfürülür. İşte bu geleceği söz verilen gündür.

– Seyyid Kutub

(İnsanlar öldükten sonra tekrar dirilmeleri için) Sûr'a üfürülecek. İşte bu, tehdidin gerçekleşeceği gündür.

– Diyanet İşleri

وَجَآءَتۡ كُلُّ نَفۡسٖ مَّعَهَا سَآئِقٞ وَشَهِيدٞ ٢١

Ve her nefis gelmiştir: beraberinde bir sevk me’mûru ve bir şâhid vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Her can, yanında bir sürücü ve bir şahidle gelir.

– Seyyid Kutub

Herkes beraberinde bir sevk edici, bir de şahitlik edici (melek) ile gelir.

– Diyanet İşleri

لَّقَدۡ كُنتَ فِي غَفۡلَةٖ مِّنۡ هَٰذَا فَكَشَفۡنَا عَنكَ غِطَآءَكَ فَبَصَرُكَ ٱلۡيَوۡمَ حَدِيدٞ ٢٢

“Celâlim hakkı için” (denir) “sen bundan bir gaflette idin: şimdi senden perdeni açtık, artık bugün gözün keskindir”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ona: «Andolsun ki, sen, bundan gafilsin; işte senden gaflet perdesini kaldırdık, bugün artık görüşün keskindir» denir.

– Seyyid Kutub

(Ona) "Andolsun ki sen bundan gaflette idin. Şimdi gaflet perdeni açtık; artık bugün gözün keskindir" (denir.)

– Diyanet İşleri

وَقَالَ قَرِينُهُۥ هَٰذَا مَا لَدَيَّ عَتِيدٌ ٢٣

Ve karîni demiştir: “İşte bu yanımdaki hazır”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yanındaki arkadaşı: «İşte yanımdaki hazır» dedi.

– Seyyid Kutub

Beraberindeki (melek) şöyle der: "İşte bu yanımdaki hazır."

– Diyanet İşleri

أَلۡقِيَا فِي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَنِيدٖ ٢٤

(Buyurulur:) “Atın atın cehenneme her nankör anûd,

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah: «Haydi ikiniz, atın cehenneme her inatçı nankörü.»

– Seyyid Kutub

(Allah şöyle der:) "Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!"

– Diyanet İşleri

مَّنَّاعٖ لِّلۡخَيۡرِ مُعۡتَدٖ مُّرِيبٍ ٢٥

hayra engel, haşarı işkilci kâfiri

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi.

– Seyyid Kutub

(Allah şöyle der:) "Atın cehenneme, (hakka karşı) inatçı, hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci her kâfiri!"

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu