بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَرَبُّكَ أَعۡلَمُ بِمَن فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِۗ وَلَقَدۡ فَضَّلۡنَا بَعۡضَ ٱلنَّبِيِّـۧنَ عَلَىٰ بَعۡضٖۖ وَءَاتَيۡنَا دَاوُۥدَ زَبُورٗا ٥٥

Ve Rabbin göklerde ve yerde olanları pek ziyâde bilendir. Andolsun ki, peygamberlerin bazılarını bazıları üzerine tafdil ettik ve Dâvud'a Zebur'u verdik.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قُلِ ٱدۡعُواْ ٱلَّذِينَ زَعَمۡتُم مِّن دُونِهِۦ فَلَا يَمۡلِكُونَ كَشۡفَ ٱلضُّرِّ عَنكُمۡ وَلَا تَحۡوِيلًا ٥٦

De ki: «O'ndan başka zû'm etmiş olduğunuza dua ediniz. İmdi onlar sizden ne sıkıntıyı açmaya kâdir olurlar, ne de değiştirmeye.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلَّذِينَ يَدۡعُونَ يَبۡتَغُونَ إِلَىٰ رَبِّهِمُ ٱلۡوَسِيلَةَ أَيُّهُمۡ أَقۡرَبُ وَيَرۡجُونَ رَحۡمَتَهُۥ وَيَخَافُونَ عَذَابَهُۥٓۚ إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحۡذُورٗا ٥٧

O kendilerine taptıkları da Rablerine hangisi daha yakın olsun diye vesile ararlar ve onun rahmetini umarlar ve onun azabından korkarlar. Şüphe yok ki, Rabbinin azabı hazer edilmeğe pek layıktır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِن مِّن قَرۡيَةٍ إِلَّا نَحۡنُ مُهۡلِكُوهَا قَبۡلَ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ أَوۡ مُعَذِّبُوهَا عَذَابٗا شَدِيدٗاۚ كَانَ ذَٰلِكَ فِي ٱلۡكِتَٰبِ مَسۡطُورٗا ٥٨

Ve hiçbir ülke yoktur ki, illâ onu Kıyamet gününden evvel Biz ya helâk ederiz veya onu şiddetli bir azap ile muazzep kılarız. Bu, kitapta yazılmış bulunmaktadır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَمَا مَنَعَنَآ أَن نُّرۡسِلَ بِٱلۡأٓيَٰتِ إِلَّآ أَن كَذَّبَ بِهَا ٱلۡأَوَّلُونَۚ وَءَاتَيۡنَا ثَمُودَ ٱلنَّاقَةَ مُبۡصِرَةٗ فَظَلَمُواْ بِهَاۚ وَمَا نُرۡسِلُ بِٱلۡأٓيَٰتِ إِلَّا تَخۡوِيفٗا ٥٩

Ve Bizi âyetler ile peygamber göndermekten bir şey men etmiş değildir. Ancak onları eski kavimler tekzîp etmişlerdir. Ve Semûd'a gözleri göre göre o dişi deveyi verdik, onlar ise onunla zulmettiler ve Biz âyetleri göndermeyiz, ancak korkutmak için göndeririz.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِذۡ قُلۡنَا لَكَ إِنَّ رَبَّكَ أَحَاطَ بِٱلنَّاسِۚ وَمَا جَعَلۡنَا ٱلرُّءۡيَا ٱلَّتِيٓ أَرَيۡنَٰكَ إِلَّا فِتۡنَةٗ لِّلنَّاسِ وَٱلشَّجَرَةَ ٱلۡمَلۡعُونَةَ فِي ٱلۡقُرۡءَانِۚ وَنُخَوِّفُهُمۡ فَمَا يَزِيدُهُمۡ إِلَّا طُغۡيَٰنٗا كَبِيرٗا ٦٠

Ve sana demiştik ki: «Senin Rabbin şüphesiz bütün nâsı ihata etmiştir ve sana göstermiş olduğumuz temaşayı ve Kur'an'daki lânet edilmiş olan ağacı da nâsa ancak bir imtihan için kılmıştık ve onları korkutuyoruz. Halbuki onlara pek büyük bir taşkınlıktan başka bir şey artırmış olmuyor.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِذۡ قُلۡنَا لِلۡمَلَٰٓئِكَةِ ٱسۡجُدُواْ لِأٓدَمَ فَسَجَدُوٓاْ إِلَّآ إِبۡلِيسَ قَالَ ءَأَسۡجُدُ لِمَنۡ خَلَقۡتَ طِينٗا ٦١

Ve o zamanı yâd et ki, «Âdem'e secde ediniz,» diye meleklere emrettik, onlar da hemen secde ettiler. Ancak İblis secde etmedi. Dedi ki: «Ben bir çamur halinde yarattığına secde eder miyim?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ أَرَءَيۡتَكَ هَٰذَا ٱلَّذِي كَرَّمۡتَ عَلَيَّ لَئِنۡ أَخَّرۡتَنِ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ لَأَحۡتَنِكَنَّ ذُرِّيَّتَهُۥٓ إِلَّا قَلِيلٗا ٦٢

Dedi ki: «Bana haber ver, şunu ki, benim üzerime mükerrem kıldın. Yemin ederim ki, eğer beni Kıyamet gününe kadar tehir eder isen elbette onun zürriyetini, birazı müstesna olmak üzere mutlaka hakimiyetimin altına alırım.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ ٱذۡهَبۡ فَمَن تَبِعَكَ مِنۡهُمۡ فَإِنَّ جَهَنَّمَ جَزَآؤُكُمۡ جَزَآءٗ مَّوۡفُورٗا ٦٣

(Cenâb-ı Hak da) Buyurdu ki: «Çık git, imdi onlardan her kim sana tâbi olursa artık şüphe yok ki, sizin cezanız cehennemdir. Vafî mükemmel bir ceza.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱسۡتَفۡزِزۡ مَنِ ٱسۡتَطَعۡتَ مِنۡهُم بِصَوۡتِكَ وَأَجۡلِبۡ عَلَيۡهِم بِخَيۡلِكَ وَرَجِلِكَ وَشَارِكۡهُمۡ فِي ٱلۡأَمۡوَٰلِ وَٱلۡأَوۡلَٰدِ وَعِدۡهُمۡۚ وَمَا يَعِدُهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ إِلَّا غُرُورًا ٦٤

«Ve onlardan kime gücün yeterse onu sesin ile oynat ve onların üzerlerine süvarilerinle, piyâdelerinle sayhada bulun ve onlara mallarda ve evlatlarda ortak ol, ve onlara vaadler yap, onları şeytanın vaadedeceği şey ise bir aldatıştan başka değildir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّ عِبَادِي لَيۡسَ لَكَ عَلَيۡهِمۡ سُلۡطَٰنٞۚ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ وَكِيلٗا ٦٥

«Şüphesiz benim kullarım var ya, senin için onların üzerinde bir hakimiyet yoktur. Vekil olarak da Rabbin kâfidir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00