بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَٱلۡقَمَرِ إِذَا ٱتَّسَقَ ١٨
ve derlendiği zaman o Ay’a
Dolunay halindeki Ay'a andolsun ki,
Dolunay halindeki aya ki,
لَتَرۡكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٖ ١٩
ki sizler binip binip geçeceksiniz elbette tabakadan tabakaya.
Şüphesiz siz bir durumdan diğerine uğrayacaksınız.
Şüphesiz siz halden hale geçeceksiniz.
فَمَا لَهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ ٢٠
O hâlde onlara ne var ki iman eylemezler?
Onlara ne oluyor da inanmıyorlar?
Böyleyken onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?
وَإِذَا قُرِئَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقُرۡءَانُ لَا يَسۡجُدُونَۤ۩ ٢١
Ve karşılarında Kur’an okunduğu vakit secde etmezler?
Kendilerine Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar?
Onlara Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar.
بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يُكَذِّبُونَ ٢٢
Hatta o küfredenler tekzib ederler.
Aksine kafir olanlar yalanlıyorlar.
Daha doğrusu, inkar edenler (Kur'an'ı) yalanlıyorlar.
وَٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا يُوعُونَ ٢٣
Hâlbuki Allah içlerindekini biliyor.
Oysa Allah onların içinde gizlediklerini biliyor.
Halbuki Allah, içlerinde ne sakladıklarını çok iyi bilir.
فَبَشِّرۡهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ ٢٤
Onun için onlara elîm bir azâb müjdele.
Onları acıklı bir azab ile müjdele.
Öyle ise sen onlara elem dolu bir azabı müjdele!
إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ لَهُمۡ أَجۡرٌ غَيۡرُ مَمۡنُونِۭ ٢٥
Ancak iman edip sâlih ameller yapanlar başka, onlara tükenmez bir ecir var.
İman edenler ve salih ameller işleyenler hariç. Onlar için bitip tükenmeyen mükafat vardır.
Ancak iman edip de sâlih ameller işleyenler başka. Onlar için, bitmez tükenmez bir mükafat vardır.