بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَيَصۡلَىٰ سَعِيرًا ١٢
ve sa‘îre yaslanır.
Ve çılgın alevli cehenneme girecektir.
"Helâk!" diye bağıracak ve alevli ateşe girecektir.
إِنَّهُۥ كَانَ فِيٓ أَهۡلِهِۦ مَسۡرُورًا ١٣
Çünkü o ehlinde mesrur idi.
Çünkü o, dünyada ailesi arasında sevinç içinde idi.
Çünkü o, (dünyada iken) ailesi içinde sevinçli idi.
إِنَّهُۥ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ ١٤
Çünkü hiç inkılâb görmeyecek sanmıştı.
Rabbine hiç dönmeyeceğini sanmıştı.
Çünkü o hiçbir zaman Rabbine dönmeyeceğini sanırdı.
بَلَىٰٓۚ إِنَّ رَبَّهُۥ كَانَ بِهِۦ بَصِيرٗا ١٥
Hayır, çünkü Rabbi onu gözetiyordu.
Aksine Rabbi onu görmekte idi.
Hayır! Sandığı gibi değil! Şüphesiz Rabbi onu görüyordu.
فَلَآ أُقۡسِمُ بِٱلشَّفَقِ ١٦
İmdi kasem ederim o şafaka
Akşamın alaca karanlığına,
Yemin ederim şafağa,
وَٱلَّيۡلِ وَمَا وَسَقَ ١٧
ve geceye ve derlediğine
Geceye ve gecenin içinde barındırdığına.
Geceye ve içinde topladıklarına,
وَٱلۡقَمَرِ إِذَا ٱتَّسَقَ ١٨
ve derlendiği zaman o Ay’a
Dolunay halindeki Ay'a andolsun ki,
Dolunay halindeki aya ki,
لَتَرۡكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٖ ١٩
ki sizler binip binip geçeceksiniz elbette tabakadan tabakaya.
Şüphesiz siz bir durumdan diğerine uğrayacaksınız.
Şüphesiz siz halden hale geçeceksiniz.
فَمَا لَهُمۡ لَا يُؤۡمِنُونَ ٢٠
O hâlde onlara ne var ki iman eylemezler?
Onlara ne oluyor da inanmıyorlar?
Böyleyken onlara ne oluyor da iman etmiyorlar?
وَإِذَا قُرِئَ عَلَيۡهِمُ ٱلۡقُرۡءَانُ لَا يَسۡجُدُونَۤ۩ ٢١
Ve karşılarında Kur’an okunduğu vakit secde etmezler?
Kendilerine Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar?
Onlara Kur'an okunduğu zaman secde etmiyorlar.
بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يُكَذِّبُونَ ٢٢
Hatta o küfredenler tekzib ederler.
Aksine kafir olanlar yalanlıyorlar.
Daha doğrusu, inkar edenler (Kur'an'ı) yalanlıyorlar.