بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ إِنَّكُمۡ قَوۡمٞ مُّنكَرُونَ ٦٢

Lut: «Siz, gerçekten ürkülecek bir topluluksunuz.» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالُواْ بَلۡ جِئۡنَٰكَ بِمَا كَانُواْ فِيهِ يَمۡتَرُونَ ٦٣

Onlar: «Hayır, biz sana onların şüphe edip durduklarını getirdik.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَأَتَيۡنَٰكَ بِٱلۡحَقِّ وَإِنَّا لَصَٰدِقُونَ ٦٤

Sana gerçekle geldik, emin ol biz doğru söyleyenleriz.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَأَسۡرِ بِأَهۡلِكَ بِقِطۡعٖ مِّنَ ٱلَّيۡلِ وَٱتَّبِعۡ أَدۡبَٰرَهُمۡ وَلَا يَلۡتَفِتۡ مِنكُمۡ أَحَدٞ وَٱمۡضُواْ حَيۡثُ تُؤۡمَرُونَ ٦٥

Hemen gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar, sen de arkalarından git, içinizden hiçbir kimse arkasına bakmasın ve emrolunduğunuz yere geçin gidin!»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَقَضَيۡنَآ إِلَيۡهِ ذَٰلِكَ ٱلۡأَمۡرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰٓؤُلَآءِ مَقۡطُوعٞ مُّصۡبِحِينَ ٦٦

Ona kesin olarak şu emri vahyettik: «Sabaha çıkarken şunların arkaları katiyyen kesilecek.»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَجَآءَ أَهۡلُ ٱلۡمَدِينَةِ يَسۡتَبۡشِرُونَ ٦٧

Şehir halkı da haber alıp keyifle gelmişlerdi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ ضَيۡفِي فَلَا تَفۡضَحُونِ ٦٨

Lut onlara: «Aman ha, onlar benim konuklarımdır; artık beni rezil etmeyin.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَلَا تُخۡزُونِ ٦٩

Allah'tan korkun, beni utandırmayım» dedi.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالُوٓاْ أَوَلَمۡ نَنۡهَكَ عَنِ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٧٠

Onlar: «Biz sana aleme karışmayı yasaklamadık mı?» dediler.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

قَالَ هَٰٓؤُلَآءِ بَنَاتِيٓ إِن كُنتُمۡ فَٰعِلِينَ ٧١

Lut: «İşte şunlar kızlarım, eğer yapacaksanız!» dedi,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

لَعَمۡرُكَ إِنَّهُمۡ لَفِي سَكۡرَتِهِمۡ يَعۡمَهُونَ ٧٢

Resulüm, ömrüne yemin ederim ki, gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde ne halt ettiklerini bilmiyorlardı.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00