بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
قَالَ يَٰٓإِبۡلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ ٱلسَّٰجِدِينَ ٣٢
Allah: «Ey iblis, sen neden secde edenlerle beraber olmadın?» dedi.
قَالَ لَمۡ أَكُن لِّأَسۡجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقۡتَهُۥ مِن صَلۡصَٰلٖ مِّنۡ حَمَإٖ مَّسۡنُونٖ ٣٣
İblis: «Benim, kuru bir çamurdan, biçimlendirilmiş bir balçıktan yarattığın bir insana secde etmem olacak şey değildir!» dedi.
قَالَ فَٱخۡرُجۡ مِنۡهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٞ ٣٤
Allah: «O halde çık oradan; çünkü sen, artık kovulmuşsundur!
وَإِنَّ عَلَيۡكَ ٱللَّعۡنَةَ إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلدِّينِ ٣٥
Ve bu lanet ceza gününe kadar üzerindedir.» dedi.
قَالَ رَبِّ فَأَنظِرۡنِيٓ إِلَىٰ يَوۡمِ يُبۡعَثُونَ ٣٦
İblis: «Ey Rabbim, öyle ise, bana onların kabirlerinden kaldırılacakları güne kadar mühlet ver!» dedi.
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ ٱلۡمُنظَرِينَ ٣٧
(37-38) Allah: «Haydi, sen bilinen zamanın gününe kadar mühlet verilenlerdensin!» dedi.
إِلَىٰ يَوۡمِ ٱلۡوَقۡتِ ٱلۡمَعۡلُومِ ٣٨
(37-38) Allah: «Haydi, sen bilinen zamanın gününe kadar mühlet verilenlerdensin!» dedi.
قَالَ رَبِّ بِمَآ أَغۡوَيۡتَنِي لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمۡ فِي ٱلۡأَرۡضِ وَلَأُغۡوِيَنَّهُمۡ أَجۡمَعِينَ ٣٩
Allah: «Ey Rabbim, beni azdırmana karşılık yemin ederim ki, kesinlikle ben yeryüzünde onlar için tezyinat yapacağım ve hepsini azdıracağım!
إِلَّا عِبَادَكَ مِنۡهُمُ ٱلۡمُخۡلَصِينَ ٤٠
Ancak içlerinden ihlasa erdirilen kulların hariç!» dedi.
قَالَ هَٰذَا صِرَٰطٌ عَلَيَّ مُسۡتَقِيمٌ ٤١
Allah: «Bu, 'Garanti ederim.' dosdoğru bir cadde.» dedi.
إِنَّ عِبَادِي لَيۡسَ لَكَ عَلَيۡهِمۡ سُلۡطَٰنٌ إِلَّا مَنِ ٱتَّبَعَكَ مِنَ ٱلۡغَاوِينَ ٤٢
Gerçekten senin, benim o kullarım üzerinde hiçbir hakimiyetin yoktur; ancak, azgınlardan sana uyanlar bunların dışındadır.