بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

۞ ذَٰلِكَۖ وَمَنۡ عَاقَبَ بِمِثۡلِ مَا عُوقِبَ بِهِۦ ثُمَّ بُغِيَ عَلَيۡهِ لَيَنصُرَنَّهُ ٱللَّهُۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٞ ٦٠

Bu böyledir. Ve her kim kendisine yapılan bir eziyete misliyle eziyette bulunur da sonra yine kendisine zulmedilirse elbette ona Allah yardım eder. Şüphe yok ki, Allah elbette affedicidir, yarlığayıcıdır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ يُولِجُ ٱلَّيۡلَ فِي ٱلنَّهَارِ وَيُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِي ٱلَّيۡلِ وَأَنَّ ٱللَّهَ سَمِيعُۢ بَصِيرٞ ٦١

Bu böyledir, çünkü Allah geceyi gündüzün içine girdirir. Ve gündüzü de gecenin içine girdirir. Ve şüphe yok ki Allah, tamamıyla işiticidir, görücüdür.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ذَٰلِكَ بِأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدۡعُونَ مِن دُونِهِۦ هُوَ ٱلۡبَٰطِلُ وَأَنَّ ٱللَّهَ هُوَ ٱلۡعَلِيُّ ٱلۡكَبِيرُ ٦٢

İşte bu böyledir. Çünkü hak olan ancak Allah'tır. O'ndan başka ibadet ettikleri ise o bâtıldır ve muhakkak ki, en yüce ve en büyük olan ancak Allah'tır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ أَنزَلَ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مَآءٗ فَتُصۡبِحُ ٱلۡأَرۡضُ مُخۡضَرَّةًۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٞ ٦٣

Görmedin mi ki, muhakkak Allah, gökten bir su indirdi de yeryüzü yemyeşil olarak sabahlar oldu. Şüphe yok ki Allah çok lütufkârdır, çok haberdardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَّهُۥ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۚ وَإِنَّ ٱللَّهَ لَهُوَ ٱلۡغَنِيُّ ٱلۡحَمِيدُ ٦٤

Göklerde olanlar da ve yerde olanlar da O'nundur. Ve şüphe yok ki, Allah elbette O, ganîdir, hamîddir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَلَمۡ تَرَ أَنَّ ٱللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي ٱلۡأَرۡضِ وَٱلۡفُلۡكَ تَجۡرِي فِي ٱلۡبَحۡرِ بِأَمۡرِهِۦ وَيُمۡسِكُ ٱلسَّمَآءَ أَن تَقَعَ عَلَى ٱلۡأَرۡضِ إِلَّا بِإِذۡنِهِۦٓۚ إِنَّ ٱللَّهَ بِٱلنَّاسِ لَرَءُوفٞ رَّحِيمٞ ٦٥

Görmedin mi ki, muhakkak Allah, sizin için yerde olanları ve emriyle denizde cereyan eden gemileri de musahhar kıldı ve göğü de izni olmaksızın yerin üzerine düşmekten tutuyor. Şüphe yok ki, Allah insanlara çok re'fetlidir, çok merhametlidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَهُوَ ٱلَّذِيٓ أَحۡيَاكُمۡ ثُمَّ يُمِيتُكُمۡ ثُمَّ يُحۡيِيكُمۡۗ إِنَّ ٱلۡإِنسَٰنَ لَكَفُورٞ ٦٦

Ve O, o zâttır ki, sizi diriltmiştir, sonra sizi öldürecektir, sonra sizi diriltecektir. Şüphe yok ki, insan elbette çok nankördür.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لِّكُلِّ أُمَّةٖ جَعَلۡنَا مَنسَكًا هُمۡ نَاسِكُوهُۖ فَلَا يُنَٰزِعُنَّكَ فِي ٱلۡأَمۡرِۚ وَٱدۡعُ إِلَىٰ رَبِّكَۖ إِنَّكَ لَعَلَىٰ هُدٗى مُّسۡتَقِيمٖ ٦٧

Her bir ümmet için bir şeriat kıldık ki, onlar onunla amel ederlerdi. Artık emr-i dinde seninle münazarada bulunmasınlar. Ve Rabbine dâvet et. Şüphe yok ki, sen elbette dosdoğru vâzıh bir din üzerindesin.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِن جَٰدَلُوكَ فَقُلِ ٱللَّهُ أَعۡلَمُ بِمَا تَعۡمَلُونَ ٦٨

Ve eğer seninle mücadelede de bulunurlarsa artık de ki: «Sizin ne yapar olduğunuzu Allah pek iyi bilendir.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱللَّهُ يَحۡكُمُ بَيۡنَكُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِ فِيمَا كُنتُمۡ فِيهِ تَخۡتَلِفُونَ ٦٩

Allah, kendisinde ihtilaf eder olmuş olduğunuz şeyler hakkında Kıyamet günü aranızda hükmedecektir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَلَمۡ تَعۡلَمۡ أَنَّ ٱللَّهَ يَعۡلَمُ مَا فِي ٱلسَّمَآءِ وَٱلۡأَرۡضِۚ إِنَّ ذَٰلِكَ فِي كِتَٰبٍۚ إِنَّ ذَٰلِكَ عَلَى ٱللَّهِ يَسِيرٞ ٧٠

Bilmedin mi ki, şüphesiz Allah, gökte ve yerde olanı bilir. Muhakkak ki, o bir kitaptadır. Hakikaten o, Allah'a göre pek kolaydır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00