بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
تُسۡقَىٰ مِنۡ عَيۡنٍ ءَانِيَةٖ ٥
Kızgın bir menba‘dan sulanırlar.
Kızgın bir kaynaktan içirilirler.
Son derece kızgın bir kaynaktan içirilirler.
لَّيۡسَ لَهُمۡ طَعَامٌ إِلَّا مِن ضَرِيعٖ ٦
Yiyecekleri yok ancak bir darî‘.
Onlar için kuru dikenden başka yiyecek de yoktur.
Onlara, acı ve kötü kokulu bir dikenli bitkiden başka yiyecek yoktur.
لَّا يُسۡمِنُ وَلَا يُغۡنِي مِن جُوعٖ ٧
Ne besler ne açlıktan kurtarır.
Ne semirtir, ne de açlığı giderir.
O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.
وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ نَّاعِمَةٞ ٨
Birtakım yüzler de o gün mes‘uddur.
İnanmış olanların yüzleri, o gün, pırıl pırıldır.
O gün birtakım yüzler vardır ki, nimet içinde mutludurlar.
لِّسَعۡيِهَا رَاضِيَةٞ ٩
Sa‘yinden hoşnuttur.
Yaptıklarından hoşnutturlar.
Yaptıklarından dolayı hoşnutturlar.
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٖ ١٠
Yüksek bir cennette
Yüksek bir bahçededirler.
Yüksek bir cennettedirler.
لَّا تَسۡمَعُ فِيهَا لَٰغِيَةٗ ١١
ki onda lağviyyâttan bir kelime işitilmez.
Orada boş söz işitmezler.
Orada hiçbir boş söz işitmezler.
فِيهَا عَيۡنٞ جَارِيَةٞ ١٢
Onda cârî bir menba‘.
Orada akan bir kaynak vardır.
Orada akan bir kaynak vardır.
فِيهَا سُرُرٞ مَّرۡفُوعَةٞ ١٣
Onda yüksek serîrler
Orada yükseltilmiş tahtlar vardır.
Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
وَأَكۡوَابٞ مَّوۡضُوعَةٞ ١٤
konulmuş küpler
Konulmuş kadehler.
Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
وَنَمَارِقُ مَصۡفُوفَةٞ ١٥
dizilmiş koltuklar, yastıklar
Dizilmiş yastıklar.
Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.