بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
فِيهَا سُرُرٞ مَّرۡفُوعَةٞ ١٣
Onda yüksek serîrler
Orada yükseltilmiş tahtlar vardır.
Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
وَأَكۡوَابٞ مَّوۡضُوعَةٞ ١٤
konulmuş küpler
Konulmuş kadehler.
Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
وَنَمَارِقُ مَصۡفُوفَةٞ ١٥
dizilmiş koltuklar, yastıklar
Dizilmiş yastıklar.
Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
وَزَرَابِيُّ مَبۡثُوثَةٌ ١٦
serilmiş nefis döşemeler.
Serilmiş halılar vardır.
Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.
أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلۡإِبِلِ كَيۡفَ خُلِقَتۡ ١٧
Ya hâlâ bakmazlar mı o deveye nasıl yaratılmış?
Bu insanlar bakmıyorlar mı, develerin nasıl yaratıldığına?
Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır!
وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيۡفَ رُفِعَتۡ ١٨
Ve o göğe nasıl kaldırılmış?
Göğün nasıl yükseltildiğine?
Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir!
وَإِلَى ٱلۡجِبَالِ كَيۡفَ نُصِبَتۡ ١٩
Ve o dağlara nasıl dikilmiş?
Dağların nasıl dikildiğine?
Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir!
وَإِلَى ٱلۡأَرۡضِ كَيۡفَ سُطِحَتۡ ٢٠
Ve o Arz’a nasıl satıhlanmış?
Yerin nasıl yayıldığına?
Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!
فَذَكِّرۡ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَكِّرٞ ٢١
Haydi ihtar et; sen şimdi sırf bir ögütçüsün.
Ey Muhammed! Sen öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt verensin.
Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.
لَّسۡتَ عَلَيۡهِم بِمُصَيۡطِرٍ ٢٢
Üzerlerine musallat değilsin.
Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.
Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.
إِلَّا مَن تَوَلَّىٰ وَكَفَرَ ٢٣
Ancak tersine giden ve küfreden başka.
Ancak kim yüz çevirir, inkar ederse,
Ancak, kim yüz çevirir, inkâr ederse, Allah onu en büyük azaba uğratır.