088 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فِيهَا عَيۡنٞ جَارِيَةٞ ١٢

(12-13) Orada akan bir su kaynağı vardır. Orada yüksek tahtlar vardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فِيهَا سُرُرٞ مَّرۡفُوعَةٞ ١٣

(12-13) Orada akan bir su kaynağı vardır. Orada yüksek tahtlar vardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَأَكۡوَابٞ مَّوۡضُوعَةٞ ١٤

(14-16) Hazırlanmış sürahiler... Dizilmiş yastıklar. Ve döşenmiş nefis sergiler (vardır).

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَنَمَارِقُ مَصۡفُوفَةٞ ١٥

(14-16) Hazırlanmış sürahiler... Dizilmiş yastıklar. Ve döşenmiş nefis sergiler (vardır).

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَزَرَابِيُّ مَبۡثُوثَةٌ ١٦

(14-16) Hazırlanmış sürahiler... Dizilmiş yastıklar. Ve döşenmiş nefis sergiler (vardır).

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلۡإِبِلِ كَيۡفَ خُلِقَتۡ ١٧

Artık develere bakmazlar mı ki, nasıl yaratılmış?

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيۡفَ رُفِعَتۡ ١٨

(18-19) Ve göğe ki, nâsıl yükseltilmiş? Ve dağlara ki nasıl dikilmiş?

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِلَى ٱلۡجِبَالِ كَيۡفَ نُصِبَتۡ ١٩

(18-19) Ve göğe ki, nâsıl yükseltilmiş? Ve dağlara ki nasıl dikilmiş?

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِلَى ٱلۡأَرۡضِ كَيۡفَ سُطِحَتۡ ٢٠

Ve yere ki, nasıl yayılmış?

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَذَكِّرۡ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَكِّرٞ ٢١

(21-22) Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (cebbâr) değilsin.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَّسۡتَ عَلَيۡهِم بِمُصَيۡطِرٍ ٢٢

(21-22) Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (cebbâr) değilsin.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu