بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فِيهَا عَيۡنٞ جَارِيَةٞ ١٢

Onda carî bir menba.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada akan bir kaynak vardır.

– Seyyid Kutub

Orada akan bir kaynak vardır.

– Diyanet İşleri

فِيهَا سُرُرٞ مَّرۡفُوعَةٞ ١٣

Onda yüksek serîrler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Orada yükseltilmiş tahtlar vardır.

– Seyyid Kutub

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

– Diyanet İşleri

وَأَكۡوَابٞ مَّوۡضُوعَةٞ ١٤

Konulmuş küpler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Konulmuş kadehler.

– Seyyid Kutub

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

– Diyanet İşleri

وَنَمَارِقُ مَصۡفُوفَةٞ ١٥

Dizilmiş koltuklar, yastıklar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dizilmiş yastıklar.

– Seyyid Kutub

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

– Diyanet İşleri

وَزَرَابِيُّ مَبۡثُوثَةٌ ١٦

Serilmiş nefîs döşemeler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Serilmiş halılar vardır.

– Seyyid Kutub

(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır.

– Diyanet İşleri

أَفَلَا يَنظُرُونَ إِلَى ٱلۡإِبِلِ كَيۡفَ خُلِقَتۡ ١٧

Ya hâlâ bakmazlar mı o deveye: nasıl yaratılmış?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu insanlar bakmıyorlar mı, develerin nasıl yaratıldığına?

– Seyyid Kutub

Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır!

– Diyanet İşleri

وَإِلَى ٱلسَّمَآءِ كَيۡفَ رُفِعَتۡ ١٨

Ve o göğe: nasıl kaldırilmış?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Göğün nasıl yükseltildiğine?

– Seyyid Kutub

Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir!

– Diyanet İşleri

وَإِلَى ٱلۡجِبَالِ كَيۡفَ نُصِبَتۡ ١٩

Ve o dağlara: nasıl dikilmiş?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dağların nasıl dikildiğine?

– Seyyid Kutub

Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir!

– Diyanet İşleri

وَإِلَى ٱلۡأَرۡضِ كَيۡفَ سُطِحَتۡ ٢٠

Ve o arz’a nasıl satıhlanmış?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yerin nasıl yayıldığına?

– Seyyid Kutub

Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!

– Diyanet İşleri

فَذَكِّرۡ إِنَّمَآ أَنتَ مُذَكِّرٞ ٢١

Haydi ihtar et; sen şimdi sırf bir ögütçüsün.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Muhammed! Sen öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt verensin.

– Seyyid Kutub

Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin.

– Diyanet İşleri

لَّسۡتَ عَلَيۡهِم بِمُصَيۡطِرٍ ٢٢

Üzerlerine musallat değilsin.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.

– Seyyid Kutub

Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00