040 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَلَمَّا جَآءَتۡهُمۡ رُسُلُهُم بِٱلۡبَيِّنَٰتِ فَرِحُواْ بِمَا عِندَهُم مِّنَ ٱلۡعِلۡمِ وَحَاقَ بِهِم مَّا كَانُواْ بِهِۦ يَسۡتَهۡزِءُونَ ٨٣

Çünkü onlara, peygamberleri mucizelerle geldikleri vakit, kendilerinde bulunan (batıl) ilme güvendiler de, o peygamberleri alaya aldıkları şeyin cezası kendilerini kuşatıverdi.

– Ali Fikri Yavuz

فَلَمَّا رَأَوۡاْ بَأۡسَنَا قَالُوٓاْ ءَامَنَّا بِٱللَّهِ وَحۡدَهُۥ وَكَفَرۡنَا بِمَا كُنَّا بِهِۦ مُشۡرِكِينَ ٨٤

O vakit, azabımızın şiddetini gördüklerinde şöyle dediler: “- Allah’ın birliğine iman ettik ve O’na ortak koştuğumuz şeyleri inkâr ettik.”

– Ali Fikri Yavuz

فَلَمۡ يَكُ يَنفَعُهُمۡ إِيمَٰنُهُمۡ لَمَّا رَأَوۡاْ بَأۡسَنَاۖ سُنَّتَ ٱللَّهِ ٱلَّتِي قَدۡ خَلَتۡ فِي عِبَادِهِۦۖ وَخَسِرَ هُنَالِكَ ٱلۡكَٰفِرُونَ ٨٥

Fakat azabımızı gördükleri vakit, imanları kendilerine fayda verecek değildi. Allah’ın kulları hakkında olagelen sünneti (nizamı) budur. İşte kâfirler burada aldanmışlar, ziyana uğramışlardır.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu