040 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱللَّهُ ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلَّيۡلَ لِتَسۡكُنُواْ فِيهِ وَٱلنَّهَارَ مُبۡصِرًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ لَذُو فَضۡلٍ عَلَى ٱلنَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكۡثَرَ ٱلنَّاسِ لَا يَشۡكُرُونَ ٦١

Allah o zâttır ki, sizin için geceyi (karanlık) kıldı, içinde istirahat edesiniz diye ve gündüzü de gösterici kıldı. Şüphe yok ki, Allah nâs üzerine elbette fazl sahibidir. Velâkin nâsın ekserisi şükretmezler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمۡ خَٰلِقُ كُلِّ شَيۡءٖ لَّآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَۖ فَأَنَّىٰ تُؤۡفَكُونَ ٦٢

İşte O'dur, Rabbiniz olan Allah ki, her şeyin hâlıkıdır, O'ndan başka ilâh yoktur. O halde nasıl döndürülüyorsunuz?

– Ömer Nasuhi Bilmen

كَذَٰلِكَ يُؤۡفَكُ ٱلَّذِينَ كَانُواْ بِـَٔايَٰتِ ٱللَّهِ يَجۡحَدُونَ ٦٣

İşte Allah'ın âyetlerini inkar eder olanlar, öylece döndürülür.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱللَّهُ ٱلَّذِي جَعَلَ لَكُمُ ٱلۡأَرۡضَ قَرَارٗا وَٱلسَّمَآءَ بِنَآءٗ وَصَوَّرَكُمۡ فَأَحۡسَنَ صُوَرَكُمۡ وَرَزَقَكُم مِّنَ ٱلطَّيِّبَٰتِۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمۡۖ فَتَبَارَكَ ٱللَّهُ رَبُّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٦٤

Allah o zâttır ki, sizin için yeri bir ikametgâh, göğü de bir bina kıldı ve sizi tasvir buyurdu, sonra sûretlerinizi güzelleştirdi ve sizi temiz şeylerden merzûk kıldı. İşte Rabbiniz olan Allah O'dur. İmdi âlemlerin Rabbi olan Allah, ne kadar mukaddesdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

هُوَ ٱلۡحَيُّ لَآ إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَٱدۡعُوهُ مُخۡلِصِينَ لَهُ ٱلدِّينَۗ ٱلۡحَمۡدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٦٥

Ebedî hayat sahibi olan O'dur. O'ndan başka hiçbir tanrı yoktur. Artık O'nun için dinde hulus sahipleri olarak O'na duada bulunun. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

– Ömer Nasuhi Bilmen

۞ قُلۡ إِنِّي نُهِيتُ أَنۡ أَعۡبُدَ ٱلَّذِينَ تَدۡعُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ لَمَّا جَآءَنِيَ ٱلۡبَيِّنَٰتُ مِن رَّبِّي وَأُمِرۡتُ أَنۡ أُسۡلِمَ لِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٦٦

De ki: «Ben sizin Allah'tan başka yalvardıklarınıza ibadet etmekten nehyedildim, o vakit ki, bana Rabbimden apaçık deliller geldi ve emrolundum ki, âlemlerin Rabbi için teslim olayım.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

هُوَ ٱلَّذِي خَلَقَكُم مِّن تُرَابٖ ثُمَّ مِن نُّطۡفَةٖ ثُمَّ مِنۡ عَلَقَةٖ ثُمَّ يُخۡرِجُكُمۡ طِفۡلٗا ثُمَّ لِتَبۡلُغُوٓاْ أَشُدَّكُمۡ ثُمَّ لِتَكُونُواْ شُيُوخٗاۚ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّىٰ مِن قَبۡلُۖ وَلِتَبۡلُغُوٓاْ أَجَلٗا مُّسَمّٗى وَلَعَلَّكُمۡ تَعۡقِلُونَ ٦٧

O, o (Hâlık-i Hakîm)dir ki, sizi topraktan, sonra bir nutfeden, sonra da bir kan pıhtısından yarattı. Sonra sizi çocuk olarak çıkarır, sonra kuvvetinizin tekamülü çağına (erişesiniz) sonra ihtiyarlayasınız diye (sizi yaşatır) ve sizden bazınız daha evvel öldürülür ve muayyen olan zamana erişesiniz ve belki akıl erdiresiniz (diye böyle yapar).

– Ömer Nasuhi Bilmen

هُوَ ٱلَّذِي يُحۡيِۦ وَيُمِيتُۖ فَإِذَا قَضَىٰٓ أَمۡرٗا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُۥ كُن فَيَكُونُ ٦٨

O, o (Hâlık-i Hakîm)dir ki, diriltir ve öldürür. Velhasıl O bir şeyi irâde edince ona ancak «Ol!» der, o da hemen oluverir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ يُجَٰدِلُونَ فِيٓ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ أَنَّىٰ يُصۡرَفُونَ ٦٩

Bakmadın mı o kimselere ki, Allah'ın âyetlerinde mücadelede bulunurlar. Nasıl döndürülüyorlar?

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱلَّذِينَ كَذَّبُواْ بِٱلۡكِتَٰبِ وَبِمَآ أَرۡسَلۡنَا بِهِۦ رُسُلَنَاۖ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ ٧٠

O kimseler ki, kitabı ile kendisiyle peygamberlerimizi göndermiş olduğumuz şeyi tekzîp ettiler, artık yakında bileceklerdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِذِ ٱلۡأَغۡلَٰلُ فِيٓ أَعۡنَٰقِهِمۡ وَٱلسَّلَٰسِلُ يُسۡحَبُونَ ٧١

O zaman ki, boyunlarında lâleler ve zincirler olarak şiddetle sürükleneceklerdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu