006 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قُلۡ أَنَدۡعُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ مَا لَا يَنفَعُنَا وَلَا يَضُرُّنَا وَنُرَدُّ عَلَىٰٓ أَعۡقَابِنَا بَعۡدَ إِذۡ هَدَىٰنَا ٱللَّهُ كَٱلَّذِي ٱسۡتَهۡوَتۡهُ ٱلشَّيَٰطِينُ فِي ٱلۡأَرۡضِ حَيۡرَانَ لَهُۥٓ أَصۡحَٰبٞ يَدۡعُونَهُۥٓ إِلَى ٱلۡهُدَى ٱئۡتِنَاۗ قُلۡ إِنَّ هُدَى ٱللَّهِ هُوَ ٱلۡهُدَىٰۖ وَأُمِرۡنَا لِنُسۡلِمَ لِرَبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٧١

De ki: “Hiç biz Allah’ı bırakır da bize ne menfaat ne zarar yapamayacak nesnelere yalvarır mıyız? Ve Allah bizi hidâyetine kavuşturmuş iken ardımıza döner miyiz?” O avanak gibi ki arzda şaşkın şaşkın dolaşırken kendini şeytanlar ayartıp uçuruma çekmekte, beride ise arkadaşları var, ‘bize gel’ diye onu doğru yola çağırıp duruyorlar. De ki: “Her hâlde hidâyet Allah hidâyeti ve biz şöyle emredildik: ‘Hâlis müslim olalım Rabbü’l-âlemîn’e’”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki; «Allah'ı bırakıp bize ne yarar ve ne de zarar dokunduramayan putlara mı yalvarırım? Allah bizi doğru yola ilettikten sonra tekrar geriye mi dönelim? Tıpkı arkadaşları tarafından 'bize gel' diye doğru yola çağrıldığı halde, şeytanlar tarafından ayartılıp çöl ortasında şaşkın bırakılan kimse gibi mi olalım? De ki; «Doğru kılavuzluk, Allah'ın kılavuzluğudur, bize alemlerin Rabbine teslim olmamız emredildi.»

– Seyyid Kutub

De ki: "Allah'ı bırakıp da bize faydası olmayan, zararı da dokunmayan şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete kavuşturduktan sonra gerisin geri (şirke) mi döndürülelim? Arkadaşları ‘bize gel!' diye doğru yola çağırdıkları halde, yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşıp şeytanların ayarttığı kimse gibi mi (olalım)?" De ki: "Hiç şüphesiz asıl doğru yol Allah'ın yoludur. Bize âlemlerin Rabbine boyun eğmek emrolundu."

– Diyanet İşleri

وَأَنۡ أَقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ وَٱتَّقُوهُۚ وَهُوَ ٱلَّذِيٓ إِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ ٧٢

Hem namazı kılın ve O’ndan korkun, haşr olunup varacağınız O.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ayrıca bize «namazı kılınız ve Allah'dan korkunuz» diye emredildi. Huzurunda toplanacağınız O'dur.

– Seyyid Kutub

Bir de, bize, "Namazı dosdoğru kılın ve Allah'a karşı gelmekten sakının" diye emrolundu. O, huzurunda toplanacağınız Allah'tır.

– Diyanet İşleri

وَهُوَ ٱلَّذِي خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ بِٱلۡحَقِّۖ وَيَوۡمَ يَقُولُ كُن فَيَكُونُۚ قَوۡلُهُ ٱلۡحَقُّۚ وَلَهُ ٱلۡمُلۡكُ يَوۡمَ يُنفَخُ فِي ٱلصُّورِۚ عَٰلِمُ ٱلۡغَيۡبِ وَٱلشَّهَٰدَةِۚ وَهُوَ ٱلۡحَكِيمُ ٱلۡخَبِيرُ ٧٣

Ve o gökleri, yeri yaratan hakkıyla O, hem “ol” diyeceği gün o da oluverir. Hak O’nun dediği, sûr üfürüleceği gün de mülk O’nun. Hem gayba âlim hem şehadete; Hakîm O’dur, Habîr O.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gökleri ve yeri gerçeğe dayalı olarak yaratan O'dur. Her şey «Ol» dediği gün oluverir. Sözü gerçektir. Sur'a üflendiği gün, egemenlik O'nun tekelindedir. O gizli- açık her şeyi bilir, O hikmet sahibidir ve her şeyden haberdardır.

– Seyyid Kutub

O, gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak yaratandır. Allah'ın "ol" deyip de her şeyin oluvereceği günü hatırla. O'nun sözü gerçektir. Sûra üflendiği gün de mülk (hükümranlık) onundur. Gaybı da, görülen âlemi de bilendir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.

– Diyanet İşleri

۞ وَإِذۡ قَالَ إِبۡرَٰهِيمُ لِأَبِيهِ ءَازَرَ أَتَتَّخِذُ أَصۡنَامًا ءَالِهَةً إِنِّيٓ أَرَىٰكَ وَقَوۡمَكَ فِي ضَلَٰلٖ مُّبِينٖ ٧٤

Vaktiyle İbrâhim babası Âzer’e ne demişti? “Sen putları kendine bir sürü ilâh ediniyorsun öyle mi? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir dalâl içinde görüyorum”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani İbrahim, babası Azer'e dedi ki; «Sen putları ilâh mı ediniyorsun? Ben gerçekten gerek senin ve gerekse kavminin açık bir sapıklık içinde olduğunuzu görüyorum.»

– Seyyid Kutub

Hani İbrahim babası Âzer'e, "Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum" demişti.

– Diyanet İşleri

وَكَذَٰلِكَ نُرِيٓ إِبۡرَٰهِيمَ مَلَكُوتَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَلِيَكُونَ مِنَ ٱلۡمُوقِنِينَ ٧٥

Bu suretle İbrâhim’e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki yakīn hâsıl edenlerden olsun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz İbrahim'e göklerin ve yerin görkemli egemenlik mekanizmasını böylece gösteriyorduk ki, o kesin inançlılardan olsun.

– Seyyid Kutub

İşte böylece İbrahim'e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun.

– Diyanet İşleri

فَلَمَّا جَنَّ عَلَيۡهِ ٱلَّيۡلُ رَءَا كَوۡكَبٗاۖ قَالَ هَٰذَا رَبِّيۖ فَلَمَّآ أَفَلَ قَالَ لَآ أُحِبُّ ٱلۡأٓفِلِينَ ٧٦

Vaktâ ki üzerini gece kapladı, bir yıldız gördü, “bu imiş rabbim” dedi. Derken batıverince “ben öyle batanları sevmem” dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gece karanlık basınca bir yıldız gördü ve «Rabbim budur» dedi. Fakat yıldız batınca «Batanları sevmem» dedi.

– Seyyid Kutub

Üzerine gece karanlığı basınca bir yıldız gördü. "İşte Rabbim!" dedi. Yıldız batınca da, "Ben öyle batanları sevmem" dedi.

– Diyanet İşleri

فَلَمَّا رَءَا ٱلۡقَمَرَ بَازِغٗا قَالَ هَٰذَا رَبِّيۖ فَلَمَّآ أَفَلَ قَالَ لَئِن لَّمۡ يَهۡدِنِي رَبِّي لَأَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡقَوۡمِ ٱلضَّآلِّينَ ٧٧

Vaktâ ki ay doğmak üzere iken gördü, “bu imiş rabbim” dedi. Derken batınca “kasem ederim ki” dedi, “rabbim beni hidâyetine mazhar etmese idi muhakkak şu şaşkın kavimden olacakmışım”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Arkasından ayı doğarken görünce «Rabbim budur» dedi. Fakat o da batınca «Eğer Rabbim beni doğru yola iletmeseydi, kuşkusuz sapıklardan biri olurdum» dedi.

– Seyyid Kutub

Ay'ı doğarken görünce de, "İşte Rabbim!" dedi. Ay da batınca, "Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse mutlaka ben de sapıklardan olurum" dedi.

– Diyanet İşleri

فَلَمَّا رَءَا ٱلشَّمۡسَ بَازِغَةٗ قَالَ هَٰذَا رَبِّي هَٰذَآ أَكۡبَرُۖ فَلَمَّآ أَفَلَتۡ قَالَ يَٰقَوۡمِ إِنِّي بَرِيٓءٞ مِّمَّا تُشۡرِكُونَ ٧٨

Vaktâ ki güneş doğmak üzere iken gördü, “bu imiş rabbim, bu hepsinden büyük” dedi. O da batınca “ey kavmim” dedi, “haberiniz olsun ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden berîyim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Daha sonra güneşi doğarken görünce «Rabbim budur, bu daha büyüktür» dedi. Fakat o da batınca «Ey kavmim, ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz putlardan uzağım.»

– Seyyid Kutub

Güneşi doğarken görünce de, "İşte benim Rabbim! Bu daha büyük" dedi. O da batınca (kavmine dönüp), "Ey kavmim!" Ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım" dedi.

– Diyanet İşleri

إِنِّي وَجَّهۡتُ وَجۡهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضَ حَنِيفٗاۖ وَمَآ أَنَا۠ مِنَ ٱلۡمُشۡرِكِينَ ٧٩

Ben her dinden geçip sade hakka eğilerek yüzümü o gökleri ve yeri yaratmış olan Fâtır’a döndüm ve ben müşriklerden değilim”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ben yüzümü, dosdoğru bir şekilde, gökleri ve yeri yoktan var edene yönelttim, ben O'na ortak koşanlardan değilim.

– Seyyid Kutub

"Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah'a ortak koşanlardan değilim."

– Diyanet İşleri

وَحَآجَّهُۥ قَوۡمُهُۥۚ قَالَ أَتُحَٰٓجُّوٓنِّي فِي ٱللَّهِ وَقَدۡ هَدَىٰنِۚ وَلَآ أَخَافُ مَا تُشۡرِكُونَ بِهِۦٓ إِلَّآ أَن يَشَآءَ رَبِّي شَيۡـٔٗاۚ وَسِعَ رَبِّي كُلَّ شَيۡءٍ عِلۡمًاۚ أَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ ٨٠

Kavmi de kendisine karşı ihticâca kalkıştı; o “siz” dedi, “bana Allah hakkında ihticâca mı kalkışıyorsunuz? Hâlbuki O bana hakikati doğrudan doğru gösterdi, sizin O’na şirk koştuğunuz şeylerden ise ben hiçbir zaman korkmam, Rabbim dilemedikçe onlar bana hiçbir şey yapamaz. Rabbim her şeyi ilmen ihâta buyurdu, artık bir düşünmez misiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kavmi onunla tartışmaya girişti, bunun üzerine onlara dedi ki; «Allah beni doğru yola iletmişken sizler, O'nun hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Ben O'na koştuğunuz ortaklardan korkmam. Meğer ki, Rabbim hakkımda bir şey dilemiş olsun. Rabbimin bilgisi her şeyi kuşatmıştır. Halâ düşünmüyor musunuz?»

– Seyyid Kutub

Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: "Beni doğru yola iletmişken Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin ona ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbim'in bir şey dilemiş olması başka. Rabbim'in ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?"

– Diyanet İşleri

وَكَيۡفَ أَخَافُ مَآ أَشۡرَكۡتُمۡ وَلَا تَخَافُونَ أَنَّكُمۡ أَشۡرَكۡتُم بِٱللَّهِ مَا لَمۡ يُنَزِّلۡ بِهِۦ عَلَيۡكُمۡ سُلۡطَٰنٗاۚ فَأَيُّ ٱلۡفَرِيقَيۡنِ أَحَقُّ بِٱلۡأَمۡنِۖ إِن كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ ٨١

Hem nasıl olur da ben sizin şirk koştuklarınızdan korkarım; baksanız a siz Allah’ın hiçbir burhan indirmediği şeyleri O’na şerîk koşmaktan korkmuyorsunuz. Şu hâlde korkudan emin olmaya iki taraftan hangisi ehak, eğer bilecekseniz?”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizler Allah'ın haklarında size hiçbir kanıt indirmemiş olduğu putları O'na ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin O'na koştuğunuz ortaklardan nasıl olur da korkarım? Eğer biliyorsanız, söyleyin bakayım, bu iki gruptan hangisi güvenli olmaya daha lâyıktır?

– Seyyid Kutub

"Allah'ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri ona ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha layıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin."

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu