بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱتۡرُكِ ٱلۡبَحۡرَ رَهۡوًاۖ إِنَّهُمۡ جُندٞ مُّغۡرَقُونَ ٢٤

Ve denizi açık bırak, çünkü onlar ordu halinde gelip gark olunacaklar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Denizi yarıp toplumunu geçirdikten sonra olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.

– Seyyid Kutub

“Denizi açık hâlde bırak.” Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.

– Diyanet İşleri

كَمۡ تَرَكُواْ مِن جَنَّٰتٖ وَعُيُونٖ ٢٥

Neler terketmişlerdi: ne cennetler, ne kerîm makam.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar geride nice şeyler bıraktılar; bahçeler, çeşmeler.

– Seyyid Kutub

Onlar geride nice bahçeler, nice pınarlar bıraktılar.

– Diyanet İşleri

وَزُرُوعٖ وَمَقَامٖ كَرِيمٖ ٢٦

Ne kaynaklar, ne çiftlikler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ekinler, güzel makamlar!

– Seyyid Kutub

Nice ekinler, nice güzel konaklar!

– Diyanet İşleri

وَنَعۡمَةٖ كَانُواْ فِيهَا فَٰكِهِينَ ٢٧

Ve içinde zevk sürdükleri ne nimet ve refah.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve zevkü sefa sürecekleri nice nimetler!

– Seyyid Kutub

Zevk ve sefasını sürdükleri nice nimetler!

– Diyanet İşleri

كَذَٰلِكَۖ وَأَوۡرَثۡنَٰهَا قَوۡمًا ءَاخَرِينَ ٢٨

Evet öyle ve hep onları başka bir kavme miras kıldık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte böyle oldu ve biz onları başka bir topluma miras verdik.

– Seyyid Kutub

İşte böyle! Onları başka bir topluma miras bıraktık.

– Diyanet İşleri

فَمَا بَكَتۡ عَلَيۡهِمُ ٱلسَّمَآءُ وَٱلۡأَرۡضُ وَمَا كَانُواْ مُنظَرِينَ ٢٩

Binnetice ne gök ağladı üzerlerine ne yer ne de imhal olundular.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara gök ve yer ağlamadı ve kendilerine mühlet de verilmedi.

– Seyyid Kutub

Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ نَجَّيۡنَا بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ مِنَ ٱلۡعَذَابِ ٱلۡمُهِينِ ٣٠

Celâlim Hakk’ı için, Ben-î İsraîl’i kurtarmıştık: o ihanetli azâbdan.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun biz, İsrailoğullarını o küçültücü azaptan kurtardık

– Seyyid Kutub

(30-31) Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi.

– Diyanet İşleri

مِن فِرۡعَوۡنَۚ إِنَّهُۥ كَانَ عَالِيٗا مِّنَ ٱلۡمُسۡرِفِينَ ٣١

Firavun’dan, çünkü o üstün müsriflerden idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yani Firavun'dan. Çünkü o haddi aşanlardan bir zorba idi.

– Seyyid Kutub

(30-31) Andolsun, İsrailoğullarını o alçaltıcı azaptan; Firavun’dan kurtardık. Çünkü o, haddi aşanlardan bir zorba idi.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدِ ٱخۡتَرۡنَٰهُمۡ عَلَىٰ عِلۡمٍ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ ٣٢

Ve şanım hakkı için: biz onları bir ilim üzere âlemîne karşı ihtiyar eylemiştik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun biz, İsrailoğullarını, bir bilgiye göre alemlere üstün kıldık.

– Seyyid Kutub

Andolsun, onları, bir bilgi üzerine (dönemlerinde) âlemlere üstün kıldık.

– Diyanet İşleri

وَءَاتَيۡنَٰهُم مِّنَ ٱلۡأٓيَٰتِ مَا فِيهِ بَلَٰٓؤٞاْ مُّبِينٌ ٣٣

Ve onlara âyetlerden öylesini vermiştik ki onda açık bir nimet ile imtihan vardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan ayetler verdik.

– Seyyid Kutub

Onlara, içinde açık bir imtihan bulunan mûcizeler verdik.

– Diyanet İşleri

إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَيَقُولُونَ ٣٤

Fakat şu berikiler diyorlar ki:

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu inkarcılar da diyorlar ki:

– Seyyid Kutub

(34-35) Bunlar (müşrikler) diyorlar ki: “İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.”

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00