002 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلَا تَنكِحُواْ ٱلۡمُشۡرِكَٰتِ حَتَّىٰ يُؤۡمِنَّۚ وَلَأَمَةٞ مُّؤۡمِنَةٌ خَيۡرٞ مِّن مُّشۡرِكَةٖ وَلَوۡ أَعۡجَبَتۡكُمۡۗ وَلَا تُنكِحُواْ ٱلۡمُشۡرِكِينَ حَتَّىٰ يُؤۡمِنُواْۚ وَلَعَبۡدٞ مُّؤۡمِنٌ خَيۡرٞ مِّن مُّشۡرِكٖ وَلَوۡ أَعۡجَبَكُمۡۗ أُوْلَٰٓئِكَ يَدۡعُونَ إِلَى ٱلنَّارِۖ وَٱللَّهُ يَدۡعُوٓاْ إِلَى ٱلۡجَنَّةِ وَٱلۡمَغۡفِرَةِ بِإِذۡنِهِۦۖ وَيُبَيِّنُ ءَايَٰتِهِۦ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمۡ يَتَذَكَّرُونَ ٢٢١

Müşrikeleri imân edinceye kadar nikah etmeyiniz. Elbette mü'min olan bir cariye, bir müşrikeden hayırlıdır. Velev ki müşrike sizin hoşunuza gitsin. Ve müşrik erkeklere de, imân etmedikçe (müslüman kadınları) nikah ettirmeyiniz. Elbette bir mü'min köle, bir müşrikten hayırlıdır. Velev ki o müşrik hoşunuza gidecek olsun. Onlar (o müşrik ve müşrikeler, insanı) ateşe davet ederler. Allah Teâlâ ise kendi izniyle cennete ve mağfirete davet buyurur. Ve insanlara âyetlerini açıkça bildirir, tâ ki tezekkür etsinler.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَيَسۡـَٔلُونَكَ عَنِ ٱلۡمَحِيضِۖ قُلۡ هُوَ أَذٗى فَٱعۡتَزِلُواْ ٱلنِّسَآءَ فِي ٱلۡمَحِيضِ وَلَا تَقۡرَبُوهُنَّ حَتَّىٰ يَطۡهُرۡنَۖ فَإِذَا تَطَهَّرۡنَ فَأۡتُوهُنَّ مِنۡ حَيۡثُ أَمَرَكُمُ ٱللَّهُۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلتَّوَّٰبِينَ وَيُحِبُّ ٱلۡمُتَطَهِّرِينَ ٢٢٢

Ve sana hayz halinden soruyorlar. De ki: «O bir kerih şeydir. Artık hayz zamanında kadınlarınızdan çekiliniz. Ve onlara temizleninceye kadar yaklaşmayınız. Fakat iyice temizlendikleri vakit onlara Allah'ın size emrettiği yerden varın. Şüphe yok ki Allah Teâlâ çok tevbe edenleri sever ve çok temizlenenleri de sever.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

نِسَآؤُكُمۡ حَرۡثٞ لَّكُمۡ فَأۡتُواْ حَرۡثَكُمۡ أَنَّىٰ شِئۡتُمۡۖ وَقَدِّمُواْ لِأَنفُسِكُمۡۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّكُم مُّلَٰقُوهُۗ وَبَشِّرِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ ٢٢٣

Kadınlarınız sizin için bir ekin mahallidir. Binaenaleyh bu ekin yerinize nasıl isterseniz varın ve kendiniz için (güzel ameller) takdim edin. Ve Allah Teâlâ'dan korkunuz. Ve biliniz ki sizler şüphesiz O'nun huzuruna varacaksınızdır. Ve mü'minleri müjdele.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَا تَجۡعَلُواْ ٱللَّهَ عُرۡضَةٗ لِّأَيۡمَٰنِكُمۡ أَن تَبَرُّواْ وَتَتَّقُواْ وَتُصۡلِحُواْ بَيۡنَ ٱلنَّاسِۚ وَٱللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٞ ٢٢٤

Ve Allah Teâlâ'yı yeminlerinize maruz kılmayınız ki günahtan berî olasınız. Ve muttakî bulunasınız. Ve nâs arasını ıslah edebilesiniz. Ve Allah Teâlâ semîdir, alîmdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لَّا يُؤَاخِذُكُمُ ٱللَّهُ بِٱللَّغۡوِ فِيٓ أَيۡمَٰنِكُمۡ وَلَٰكِن يُؤَاخِذُكُم بِمَا كَسَبَتۡ قُلُوبُكُمۡۗ وَٱللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٞ ٢٢٥

Allah Teâlâ sizleri yeminlerinizdeki lağıvden dolayı muaheze etmez. Fakat sizleri kalblerinizin kesbettiği şey ile muaheze buyurur. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, halîmdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

لِّلَّذِينَ يُؤۡلُونَ مِن نِّسَآئِهِمۡ تَرَبُّصُ أَرۡبَعَةِ أَشۡهُرٖۖ فَإِن فَآءُو فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٞ رَّحِيمٞ ٢٢٦

Zevcelerine yaklaşmamağa yemin edenler için dört ay beklemek vardır. Eğer bu yeminlerinden rücu ederlerse şüphe yok ki Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِنۡ عَزَمُواْ ٱلطَّلَٰقَ فَإِنَّ ٱللَّهَ سَمِيعٌ عَلِيمٞ ٢٢٧

Ve eğer talaka azmederlerse muhakkak Allah-ü Azîmü'şşân semîdir, alîmdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَٱلۡمُطَلَّقَٰتُ يَتَرَبَّصۡنَ بِأَنفُسِهِنَّ ثَلَٰثَةَ قُرُوٓءٖۚ وَلَا يَحِلُّ لَهُنَّ أَن يَكۡتُمۡنَ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ فِيٓ أَرۡحَامِهِنَّ إِن كُنَّ يُؤۡمِنَّ بِٱللَّهِ وَٱلۡيَوۡمِ ٱلۡأٓخِرِۚ وَبُعُولَتُهُنَّ أَحَقُّ بِرَدِّهِنَّ فِي ذَٰلِكَ إِنۡ أَرَادُوٓاْ إِصۡلَٰحٗاۚ وَلَهُنَّ مِثۡلُ ٱلَّذِي عَلَيۡهِنَّ بِٱلۡمَعۡرُوفِۚ وَلِلرِّجَالِ عَلَيۡهِنَّ دَرَجَةٞۗ وَٱللَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ٢٢٨

Boşanmış kadınlar kendi nefisleri için üç hayz müddeti beklerler. Onların rahîmlerinde Cenâb-ı Hakk'ın yaratmış olduğu şeyleri gizlemeleri, onlara helâl olmaz. Eğer onlar Allah Teâlâ'ya, ahiret gününe imân etmişler iseler ve onların kocaları eğer ıslah kasdinde bulunurlarsa o bekleme zamanında o zevcelerini geri almağa çok haklıdırlar. Kadınların lehinde de onların aleyhlerindeki meşru hakka mümasil bir hak vardır. Fakat erkekler için kadınlar üzerine bir derece ziyâde hak vardır. Ve Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ٱلطَّلَٰقُ مَرَّتَانِۖ فَإِمۡسَاكُۢ بِمَعۡرُوفٍ أَوۡ تَسۡرِيحُۢ بِإِحۡسَٰنٖۗ وَلَا يَحِلُّ لَكُمۡ أَن تَأۡخُذُواْ مِمَّآ ءَاتَيۡتُمُوهُنَّ شَيۡـًٔا إِلَّآ أَن يَخَافَآ أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِۖ فَإِنۡ خِفۡتُمۡ أَلَّا يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِ فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِمَا فِيمَا ٱفۡتَدَتۡ بِهِۦۗ تِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِ فَلَا تَعۡتَدُوهَاۚ وَمَن يَتَعَدَّ حُدُودَ ٱللَّهِ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلظَّٰلِمُونَ ٢٢٩

Talak iki kerredir. Artık ya iyilik ile tutmaktır veya güzellikle salıvermektir. Ve onlara verdiklerinizden bir şey almanız sizlere helâl olmaz, meğer ki zevc ve zevce hudud-u ilâhîyyeyi ikame edemiyeceklerinden korksunlar. Eğer siz de onların hudud-u İlâhîyyeyi ikâme edemiyeceklerinden korkarsanız o halde zevcenin fidye olarak vereceği şeyde onların üzerine bir vebal yoktur. Bunlar Allah'ın hudududur. Bunlara tecavüz etmeyiniz. Ve her kim hudud-u ilâhîyyeye tecavüz ederse işte zalim olan onlardır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَإِن طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُۥ مِنۢ بَعۡدُ حَتَّىٰ تَنكِحَ زَوۡجًا غَيۡرَهُۥۗ فَإِن طَلَّقَهَا فَلَا جُنَاحَ عَلَيۡهِمَآ أَن يَتَرَاجَعَآ إِن ظَنَّآ أَن يُقِيمَا حُدُودَ ٱللَّهِۗ وَتِلۡكَ حُدُودُ ٱللَّهِ يُبَيِّنُهَا لِقَوۡمٖ يَعۡلَمُونَ ٢٣٠

Eğer onu bir daha boşarsa artık bundan sonra ona helâl olmaz. Tâ ki ondan başka bir kocaya varsın. Bu da onu boşarsa hududullaha riayet edeceklerini zannettikleri takdirde onunla evvelki kocasının yeniden akd-i izdivaçta bulunmalarından dolayı kendileri için bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın hudududur. Bunları bilir bir kavm için beyan buyurur.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِذَا طَلَّقۡتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَبَلَغۡنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمۡسِكُوهُنَّ بِمَعۡرُوفٍ أَوۡ سَرِّحُوهُنَّ بِمَعۡرُوفٖۚ وَلَا تُمۡسِكُوهُنَّ ضِرَارٗا لِّتَعۡتَدُواْۚ وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ فَقَدۡ ظَلَمَ نَفۡسَهُۥۚ وَلَا تَتَّخِذُوٓاْ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ هُزُوٗاۚ وَٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتَ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ وَمَآ أَنزَلَ عَلَيۡكُم مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ وَٱلۡحِكۡمَةِ يَعِظُكُم بِهِۦۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٞ ٢٣١

Ve kadınları boşadığınızda, onlar da adetlerinin sonuna yaklaşınca artık onları ya iyilikle tutunuz veya iyilikle salıveriniz. Onları, haklarına tecavüz için zararlarına olarak tutuvermeyiniz. Bunu her kim yaparsa muhakkak nefsine zulüm etmiş olur. Ve Allah Teâlâ'nın âyetlerini eğlence yerine tutmayınız. Ve Allah Teâlâ'nın üzerinize olan nîmetlerini ve sizlere indirip kendisiyle öğüt verdiği kitabı ve hikmeti yâd ediniz. Ve Hak Teâlâ'dan korkunuz. Ve biliniz ki Allah Teâlâ şüphesiz her şeyi bihakkın bilicidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu