002 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمۡ نَصِيبٞ مِّمَّا كَسَبُواْۚ وَٱللَّهُ سَرِيعُ ٱلۡحِسَابِ ٢٠٢

İşte bu iki kısım insanlar yok mu, bunlar için kazandıkları şeyden bir nasip vardır. Ve Allah Teâlâ hesabı pek süratle görücüdür.

– Ömer Nasuhi Bilmen

۞ وَٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ فِيٓ أَيَّامٖ مَّعۡدُودَٰتٖۚ فَمَن تَعَجَّلَ فِي يَوۡمَيۡنِ فَلَآ إِثۡمَ عَلَيۡهِ وَمَن تَأَخَّرَ فَلَآ إِثۡمَ عَلَيۡهِۖ لِمَنِ ٱتَّقَىٰۗ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّكُمۡ إِلَيۡهِ تُحۡشَرُونَ ٢٠٣

Ve Allah Teâlâ'yı sayılı günlerde zikrediniz. İmdi her kim iki gün içinde (Mina'dan dönmek için) acele ederse onun üzerine günah yoktur, geri kalana da günah yoktur. (Bu) Muttakî olan içindir. Ve Allah'tan korkunuz ve biliniz ki, sizler şüphesiz O'na haşr olunacaksınızdır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يُعۡجِبُكَ قَوۡلُهُۥ فِي ٱلۡحَيَوٰةِ ٱلدُّنۡيَا وَيُشۡهِدُ ٱللَّهَ عَلَىٰ مَا فِي قَلۡبِهِۦ وَهُوَ أَلَدُّ ٱلۡخِصَامِ ٢٠٤

Ve nâstan bazıları vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözü senin hoşuna gider. Ve kalbinde olana Allah'ı şahit tutar. Halbuki o pek katı husumet sahibidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِذَا تَوَلَّىٰ سَعَىٰ فِي ٱلۡأَرۡضِ لِيُفۡسِدَ فِيهَا وَيُهۡلِكَ ٱلۡحَرۡثَ وَٱلنَّسۡلَۚ وَٱللَّهُ لَا يُحِبُّ ٱلۡفَسَادَ ٢٠٥

Ve yanından ayrılınca yeryüzünde fesat çıkarmaya, ekinleri, zürriyetleri helâk etmeğe çalışır. Allah Teâlâ ise fesadı sevmez.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَإِذَا قِيلَ لَهُ ٱتَّقِ ٱللَّهَ أَخَذَتۡهُ ٱلۡعِزَّةُ بِٱلۡإِثۡمِۚ فَحَسۡبُهُۥ جَهَنَّمُۖ وَلَبِئۡسَ ٱلۡمِهَادُ ٢٠٦

Ve ona, «Allah'tan kork!» denildiği zaman kendisini günah ile izzet-i nefs yakalar. Artık ona cehennem kâfidir. Ve ne fena bir yataktır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَمِنَ ٱلنَّاسِ مَن يَشۡرِي نَفۡسَهُ ٱبۡتِغَآءَ مَرۡضَاتِ ٱللَّهِۚ وَٱللَّهُ رَءُوفُۢ بِٱلۡعِبَادِ ٢٠٧

İnsanlardan bazıları da vardır ki, Allah Teâlâ'nın rızasına nâiliyet için nefsini satar. Allah-ü Azîmüşşan ise kullarına çok re'fetlidir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱدۡخُلُواْ فِي ٱلسِّلۡمِ كَآفَّةٗ وَلَا تَتَّبِعُواْ خُطُوَٰتِ ٱلشَّيۡطَٰنِۚ إِنَّهُۥ لَكُمۡ عَدُوّٞ مُّبِينٞ ٢٠٨

Ey imân edenler! Kâffeten müsalemete giriniz. Ve şeytanın adımlarına uymayınız. Şüphe yok ki o sizin için bir apaçık düşmandır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَإِن زَلَلۡتُم مِّنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡكُمُ ٱلۡبَيِّنَٰتُ فَٱعۡلَمُوٓاْ أَنَّ ٱللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ٢٠٩

İmdi size bunca beyyineler geldikten sonra yine kayarsanız, artık biliniz ki, Allah Teâlâ şüphesiz azîzdir, hakîmdir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

هَلۡ يَنظُرُونَ إِلَّآ أَن يَأۡتِيَهُمُ ٱللَّهُ فِي ظُلَلٖ مِّنَ ٱلۡغَمَامِ وَٱلۡمَلَٰٓئِكَةُ وَقُضِيَ ٱلۡأَمۡرُۚ وَإِلَى ٱللَّهِ تُرۡجَعُ ٱلۡأُمُورُ ٢١٠

Onlar ancak beyaz buluttan gölgeler içinde Allah'ın ve meleklerin kendilerine gelmelerine intizarda bulunurlar. Halbuki, emir tamam olmuştur. Ve bütün işler Allah Teâlâ'ya döndürülecektir.

– Ömer Nasuhi Bilmen

سَلۡ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ كَمۡ ءَاتَيۡنَٰهُم مِّنۡ ءَايَةِۭ بَيِّنَةٖۗ وَمَن يُبَدِّلۡ نِعۡمَةَ ٱللَّهِ مِنۢ بَعۡدِ مَا جَآءَتۡهُ فَإِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلۡعِقَابِ ٢١١

Benî İsrail'e sor, Biz onlara ne kadar açık âyetler vermiştik. Ve her kim Allah'ın nîmetini kendisine geldikten sonra tebdîl ederse artık şüphe yok ki Allah Şedîdü'l-İkab'tır.

– Ömer Nasuhi Bilmen

زُيِّنَ لِلَّذِينَ كَفَرُواْ ٱلۡحَيَوٰةُ ٱلدُّنۡيَا وَيَسۡخَرُونَ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْۘ وَٱلَّذِينَ ٱتَّقَوۡاْ فَوۡقَهُمۡ يَوۡمَ ٱلۡقِيَٰمَةِۗ وَٱللَّهُ يَرۡزُقُ مَن يَشَآءُ بِغَيۡرِ حِسَابٖ ٢١٢

Kâfir olanlar için dünya hayatı bezetilmiştir. Ve onlar imân edenler ile eğlenirler. Halbuki bu muttakîler Kıyamet gününde onların fevkindedirler. Ve Allah Teâlâ dilediğini hesapsız olarak merzûk kılar.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu