بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱلَّذِينَ ءَاتَيۡنَٰهُمُ ٱلۡكِتَٰبَ يَعۡرِفُونَهُۥ كَمَا يَعۡرِفُونَ أَبۡنَآءَهُمۡۖ وَإِنَّ فَرِيقٗا مِّنۡهُمۡ لَيَكۡتُمُونَ ٱلۡحَقَّ وَهُمۡ يَعۡلَمُونَ ١٤٦

Kendilerine kitap verdiklerimiz, Hazreti Peygamberi, öz oğullarını tanır gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden bir topluluk hak ve hakikatı bile bile gizlerler.

– Ali Fikri Yavuz

ٱلۡحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ ٱلۡمُمۡتَرِينَ ١٤٧

Rabbinden olan her şey hak ve gerçektir. O halde sakın şüphe edenlerden olma. (Bu hitap yine ümmete aittir.)

– Ali Fikri Yavuz

وَلِكُلّٖ وِجۡهَةٌ هُوَ مُوَلِّيهَاۖ فَٱسۡتَبِقُواْ ٱلۡخَيۡرَٰتِۚ أَيۡنَ مَا تَكُونُواْ يَأۡتِ بِكُمُ ٱللَّهُ جَمِيعًاۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ ١٤٨

Her ümmetin doğrulduğu bir kıblesi vardır. Öyle ise ey müminler, hayırlı işlerde diğerlerini geçin. Her nerede olursanız kıyamet gününde Allah sizi hesap için bir araya toplar. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir.

– Ali Fikri Yavuz

وَمِنۡ حَيۡثُ خَرَجۡتَ فَوَلِّ وَجۡهَكَ شَطۡرَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۖ وَإِنَّهُۥ لَلۡحَقُّ مِن رَّبِّكَۗ وَمَا ٱللَّهُ بِغَٰفِلٍ عَمَّا تَعۡمَلُونَ ١٤٩

Nereden sefere çıkarsan, namazda yüzünü Mescid-i Harâm’a doğru çevir. Bu yöneliş emri Rabbinden gelen gerçek bir haktır. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.

– Ali Fikri Yavuz

وَمِنۡ حَيۡثُ خَرَجۡتَ فَوَلِّ وَجۡهَكَ شَطۡرَ ٱلۡمَسۡجِدِ ٱلۡحَرَامِۚ وَحَيۡثُ مَا كُنتُمۡ فَوَلُّواْ وُجُوهَكُمۡ شَطۡرَهُۥ لِئَلَّا يَكُونَ لِلنَّاسِ عَلَيۡكُمۡ حُجَّةٌ إِلَّا ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ مِنۡهُمۡ فَلَا تَخۡشَوۡهُمۡ وَٱخۡشَوۡنِي وَلِأُتِمَّ نِعۡمَتِي عَلَيۡكُمۡ وَلَعَلَّكُمۡ تَهۡتَدُونَ ١٥٠

Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescid-i Harâm’a doğru çevir ve her nerede olursanız yüzünüzü o tarafa çevirin ki, Yahudî veya müşrikler için aleyhinizde bir hüccet olmasın (dinimizi terkedip kıblemize tâbi oluyorsunuz, demesinler); Ancak onlardan inad ederek nefislerine zulmedenler müstesna (bunlar her şey söyleyebilirler). Artık siz de onlardan korkmayın, benden korkun, tâ ki size karşı olan nimetimi tamamlayayım. Böylece hidayete kavuşmuş olabilirsiniz.

– Ali Fikri Yavuz

كَمَآ أَرۡسَلۡنَا فِيكُمۡ رَسُولٗا مِّنكُمۡ يَتۡلُواْ عَلَيۡكُمۡ ءَايَٰتِنَا وَيُزَكِّيكُمۡ وَيُعَلِّمُكُمُ ٱلۡكِتَٰبَ وَٱلۡحِكۡمَةَ وَيُعَلِّمُكُم مَّا لَمۡ تَكُونُواْ تَعۡلَمُونَ ١٥١

Nitekim nimetimin tamamlanması meyanında sizden (içinizden) size bir Rasûl gönderdik. Size âyetlerimizi okuyor, sizi şirk ve günahlardan temizliyor, size Kur’an’ı ve helâl ile haramı öğretiyor, size bilmediğiniz şeriat hükümlerini bildiriyor.

– Ali Fikri Yavuz

فَٱذۡكُرُونِيٓ أَذۡكُرۡكُمۡ وَٱشۡكُرُواْ لِي وَلَا تَكۡفُرُونِ ١٥٢

O halde siz, bana itaat ve ibadet ederek beni anın ki, ben de sizi mağfiretimle anayım. Nimetlerime şükredin de nankörlük yaparak küfre varmayın. (Beni ve nimetlerimi inkâr etmeyin.)

– Ali Fikri Yavuz

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱسۡتَعِينُواْ بِٱلصَّبۡرِ وَٱلصَّلَوٰةِۚ إِنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلصَّٰبِرِينَ ١٥٣

Ey iman edenler, sabırla ve namazla Allah’dan yardım isteyin. Muhakkak Allah’ın yardımı sabredenlerle bareberdir.

– Ali Fikri Yavuz

وَلَا تَقُولُواْ لِمَن يُقۡتَلُ فِي سَبِيلِ ٱللَّهِ أَمۡوَٰتُۢۚ بَلۡ أَحۡيَآءٞ وَلَٰكِن لَّا تَشۡعُرُونَ ١٥٤

Allah yolunda öldürülenlere: “- Onlar ölüler’dir” demeyin. Hakikatte onlar diridirler. Fakat siz anlayıp bilemezsiniz.

– Ali Fikri Yavuz

وَلَنَبۡلُوَنَّكُم بِشَيۡءٖ مِّنَ ٱلۡخَوۡفِ وَٱلۡجُوعِ وَنَقۡصٖ مِّنَ ٱلۡأَمۡوَٰلِ وَٱلۡأَنفُسِ وَٱلثَّمَرَٰتِۗ وَبَشِّرِ ٱلصَّٰبِرِينَ ١٥٥

Ey müminler, (itaatkârı âsi olandan ayırd etmek için) sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsüllerden yana eksiltme ile, andolsun imtahan edeceğiz. (Ey Habibim) sabredenlere (lütuf ve ihsanlarımı) müjdele.

– Ali Fikri Yavuz

ٱلَّذِينَ إِذَآ أَصَٰبَتۡهُم مُّصِيبَةٞ قَالُوٓاْ إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّآ إِلَيۡهِ رَٰجِعُونَ ١٥٦

Onlar, o kimselerdir ki, kendilerine bir belâ geldiği zaman teslimiyet göstererek: “-Biz Allah’ın kuluyuz ve (öldükten sonra da) yine ona döneceğiz” derler.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00