007 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَمَا وَجَدۡنَا لِأَكۡثَرِهِم مِّنۡ عَهۡدٖۖ وَإِن وَجَدۡنَآ أَكۡثَرَهُمۡ لَفَٰسِقِينَ ١٠٢

Ve Biz onların çokları için ahde vefa görmedik. Ve şüphesiz ki, Biz onların ekserisini fâsık kimseler bulduk.

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُمَّ بَعَثۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِم مُّوسَىٰ بِـَٔايَٰتِنَآ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ فَظَلَمُواْ بِهَاۖ فَٱنظُرۡ كَيۡفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلۡمُفۡسِدِينَ ١٠٣

Sonra onları müteakip, Mûsa'yı âyetlerimizle Fir'avun'a ve onun kavminin büyüklerine peygamber gönderdik. O (âyetlere) zulmettiler. Artık bak ki, o müfsidlerin akibeti nasıl oldu?

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَقَالَ مُوسَىٰ يَٰفِرۡعَوۡنُ إِنِّي رَسُولٞ مِّن رَّبِّ ٱلۡعَٰلَمِينَ ١٠٤

Ve Mûsa dedi ki: «Ey Fir'avun! Şüphesiz ki ben Âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

حَقِيقٌ عَلَىٰٓ أَن لَّآ أَقُولَ عَلَى ٱللَّهِ إِلَّا ٱلۡحَقَّۚ قَدۡ جِئۡتُكُم بِبَيِّنَةٖ مِّن رَّبِّكُمۡ فَأَرۡسِلۡ مَعِيَ بَنِيٓ إِسۡرَٰٓءِيلَ ١٠٥

«Ben Allah Teâlâ'ya karşı haktan başkasını söylememekte aleddevam sâbitim. Şüphesiz ki, ben size Rabbinizden bir mûcize ile geldim. Artık İsrailoğullarını benimle beraber gönder.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ إِن كُنتَ جِئۡتَ بِـَٔايَةٖ فَأۡتِ بِهَآ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ ١٠٦

Dedi ki: «Eğer sen bir mûcize ile gelmiş isen onu getir, sen sâdıklardan isen.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَأَلۡقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعۡبَانٞ مُّبِينٞ ١٠٧

Bunun üzerine âsâsını bıraktı. Âsâ hemen apaçık bir ejderha oluverdi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِيَ بَيۡضَآءُ لِلنَّٰظِرِينَ ١٠٨

Ve elini (cebinden) çıkardı, o hemen bakanlar için bembeyaz (bir nûr) kesildi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالَ ٱلۡمَلَأُ مِن قَوۡمِ فِرۡعَوۡنَ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ عَلِيمٞ ١٠٩

Fir'avun'un kavminden ileri gelenler, «Şüphe yok ki, bu çok bilen bir sâhirdir» dedi.

– Ömer Nasuhi Bilmen

يُرِيدُ أَن يُخۡرِجَكُم مِّنۡ أَرۡضِكُمۡۖ فَمَاذَا تَأۡمُرُونَ ١١٠

«Sizi yerinizden çıkarmak istiyor, o halde siz ne emredersiniz?»

– Ömer Nasuhi Bilmen

قَالُوٓاْ أَرۡجِهۡ وَأَخَاهُ وَأَرۡسِلۡ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ ١١١

Dediler ki: «Onu ve kardeşini alıkoy, ve şehirlere toplayıcılar yolla.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَأۡتُوكَ بِكُلِّ سَٰحِرٍ عَلِيمٖ ١١٢

«Her bilgin büyücüyü sana getirsinler.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu