029 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلُوطًا إِذۡ قَالَ لِقَوۡمِهِۦٓ إِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلۡفَٰحِشَةَ مَا سَبَقَكُم بِهَا مِنۡ أَحَدٖ مِّنَ ٱلۡعَٰلَمِينَ ٢٨

Lût peygamberi de, hani kavmine dediği vakit: “Siz cidden o şenî' fiili yapıyorsunuz ha! Sizden evvel âlemînden hiçbiri bu haltı etmedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَئِنَّكُمۡ لَتَأۡتُونَ ٱلرِّجَالَ وَتَقۡطَعُونَ ٱلسَّبِيلَ وَتَأۡتُونَ فِي نَادِيكُمُ ٱلۡمُنكَرَۖ فَمَا كَانَ جَوَابَ قَوۡمِهِۦٓ إِلَّآ أَن قَالُواْ ٱئۡتِنَا بِعَذَابِ ٱللَّهِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ ٢٩

Cidden siz hâlâ erkeklere gidecek ve yolu kesecek ve meclisinizde edebsizlik yapıp duracak mısınız?” Buna kavminin cevâbı ancak şöyle demeleri oldu: “Haydi getir bize Allah’ın azâbını sâdıklardan isen”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ رَبِّ ٱنصُرۡنِي عَلَى ٱلۡقَوۡمِ ٱلۡمُفۡسِدِينَ ٣٠

“Yâ Rab!” dedi, “ortalığı fesâda veren bu kavme karşı bana nusret ver”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَمَّا جَآءَتۡ رُسُلُنَآ إِبۡرَٰهِيمَ بِٱلۡبُشۡرَىٰ قَالُوٓاْ إِنَّا مُهۡلِكُوٓاْ أَهۡلِ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةِۖ إِنَّ أَهۡلَهَا كَانُواْ ظَٰلِمِينَ ٣١

Ve vaktâ ki elçilerimiz İbrâhim’e müjde ile vardılar, “haberin olsun” dediler, “biz bu karyenin ahâlisini ihlâk edecekleriz, çünkü onun ahâlisi hep zâlim oldular”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ إِنَّ فِيهَا لُوطٗاۚ قَالُواْ نَحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَن فِيهَاۖ لَنُنَجِّيَنَّهُۥ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ كَانَتۡ مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ ٣٢

“Onda Lût var a” dedi; “biz” dediler, “onda kim var idiğini pek âlâ biliriz, her hâlde onu ve ehlini kurtaracağız, ancak karısı ötekilerden oldu”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَمَّآ أَن جَآءَتۡ رُسُلُنَا لُوطٗا سِيٓءَ بِهِمۡ وَضَاقَ بِهِمۡ ذَرۡعٗاۖ وَقَالُواْ لَا تَخَفۡ وَلَا تَحۡزَنۡ إِنَّا مُنَجُّوكَ وَأَهۡلَكَ إِلَّا ٱمۡرَأَتَكَ كَانَتۡ مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ ٣٣

Ve vaktâ ki elçilerimiz Lût’a çıkavardılar, onlar yüzünden fenalaştı ve haklarında eli kolu daraldı, onlar da “korkma” dediler, “ve keder etme, çünkü biz seni ve ehlini kurtaracağız, ancak karın ötekilerden oldu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّا مُنزِلُونَ عَلَىٰٓ أَهۡلِ هَٰذِهِ ٱلۡقَرۡيَةِ رِجۡزٗا مِّنَ ٱلسَّمَآءِ بِمَا كَانُواْ يَفۡسُقُونَ ٣٤

Haberin olsun bu karye ahâlisinin yapageldikleri fıskları yüzünden üzerlerine semâdan bir fecî azab indireceğiz”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَد تَّرَكۡنَا مِنۡهَآ ءَايَةَۢ بَيِّنَةٗ لِّقَوۡمٖ يَعۡقِلُونَ ٣٥

Ve celâlim hakkı için ondan bir âyet (bir nişâne) bırakmışızdır ki taʿakkul edecek bir kavim için beyyine olsun.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِلَىٰ مَدۡيَنَ أَخَاهُمۡ شُعَيۡبٗا فَقَالَ يَٰقَوۡمِ ٱعۡبُدُواْ ٱللَّهَ وَٱرۡجُواْ ٱلۡيَوۡمَ ٱلۡأٓخِرَ وَلَا تَعۡثَوۡاْ فِي ٱلۡأَرۡضِ مُفۡسِدِينَ ٣٦

Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı, vardı dedi ki: “Ey kavmim, Allah’a ibadet edin de son güne ümid besleyin, müfsidlikle yeryüzünü berbat etmeyin”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَكَذَّبُوهُ فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلرَّجۡفَةُ فَأَصۡبَحُواْ فِي دَارِهِمۡ جَٰثِمِينَ ٣٧

Buna karşı onu tekzib ettiler, derken onları o recfe tutuverdi de yurtlarında dizleri üstü çökekaldılar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَعَادٗا وَثَمُودَاْ وَقَد تَّبَيَّنَ لَكُم مِّن مَّسَٰكِنِهِمۡۖ وَزَيَّنَ لَهُمُ ٱلشَّيۡطَٰنُ أَعۡمَٰلَهُمۡ فَصَدَّهُمۡ عَنِ ٱلسَّبِيلِ وَكَانُواْ مُسۡتَبۡصِرِينَ ٣٨

Âd’a da, Semûd’a da ki size bunlar meskenlerinden belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini tezyin etmişti de kendilerini yoldan çevirmişti, hâlbuki gözleri açık adamlar idiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu