بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَلَمۡ تَرَ إِلَى ٱلَّذِينَ أُوتُواْ نَصِيبٗا مِّنَ ٱلۡكِتَٰبِ يُدۡعَوۡنَ إِلَىٰ كِتَٰبِ ٱللَّهِ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ ثُمَّ يَتَوَلَّىٰ فَرِيقٞ مِّنۡهُمۡ وَهُم مُّعۡرِضُونَ ٢٣

Tevrat’dan kendilerine bir miktar nasip verilenleri görmez misin ki, aralarında hüküm vermek için Allah’ın kitabına dâvet olunuyorlar da sonra onlardan bir zümre, o Tevrat’ın hükmüne arkasını çeviriyor. Onlar böyle hakikatlerden yüz çevirmeyi âdet edinenlerdir. (Bu âyet-i kerime, zina eden iki yahudi hakkında nâzil olmuştur: Hazreti Peygamber Efendimizin hakemliğine müracaat etmişler ve Rasûlü Ekrem Aleyhisselâm Tevrat ahkâmına göre recmedilmelerine “taşlanarak öldürülmelerine” hüküm verince kızmışlar ve Tevrat’ın hükmünü tanımıyarak çekip gitmişlerdi.)

– Ali Fikri Yavuz

ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمۡ قَالُواْ لَن تَمَسَّنَا ٱلنَّارُ إِلَّآ أَيَّامٗا مَّعۡدُودَٰتٖۖ وَغَرَّهُمۡ فِي دِينِهِم مَّا كَانُواْ يَفۡتَرُونَ ٢٤

Bu yüz çevirişlerinin sebebi şudur: Çünkü onlar, sayılı birkaç günden başka bize asla ateş dokunmaz demektedirler. Onların (din namına) uydurmakta oldukları yalanları da, kendilerini dinlerinde aldatmaktadır.

– Ali Fikri Yavuz

فَكَيۡفَ إِذَا جَمَعۡنَٰهُمۡ لِيَوۡمٖ لَّا رَيۡبَ فِيهِ وَوُفِّيَتۡ كُلُّ نَفۡسٖ مَّا كَسَبَتۡ وَهُمۡ لَا يُظۡلَمُونَ ٢٥

Onları geleceğinde şüphe olmıyan kıyamet günü için topladığımız ve kendilerine hiç zulüm edilmiyerek herkese dünyada kazandığı tamamen ödendiği vakit halleri nasıl olacak?

– Ali Fikri Yavuz

قُلِ ٱللَّهُمَّ مَٰلِكَ ٱلۡمُلۡكِ تُؤۡتِي ٱلۡمُلۡكَ مَن تَشَآءُ وَتَنزِعُ ٱلۡمُلۡكَ مِمَّن تَشَآءُ وَتُعِزُّ مَن تَشَآءُ وَتُذِلُّ مَن تَشَآءُۖ بِيَدِكَ ٱلۡخَيۡرُۖ إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ ٢٦

Rasûlüm, şöyle de: “- Ey mülkün sahibi Allah’ım! Sen, dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini de zelil edersin; hayır, yalnız senin elindedir. Muhakkak ki sen her şeye kâdirsin.

– Ali Fikri Yavuz

تُولِجُ ٱلَّيۡلَ فِي ٱلنَّهَارِ وَتُولِجُ ٱلنَّهَارَ فِي ٱلَّيۡلِۖ وَتُخۡرِجُ ٱلۡحَيَّ مِنَ ٱلۡمَيِّتِ وَتُخۡرِجُ ٱلۡمَيِّتَ مِنَ ٱلۡحَيِّۖ وَتَرۡزُقُ مَن تَشَآءُ بِغَيۡرِ حِسَابٖ ٢٧

Geceyi gündüze sokarsın, (geceler kısalıp gündüzler uzar) ve gündüzü geceye sokarsın (da gündüzler kısalıp geceler uzar.) Ölüden diri çıkarırsın, diriden ölü çıkarırsın; dilediğine de sayısız rızık verirsin.

– Ali Fikri Yavuz

لَّا يَتَّخِذِ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ ٱلۡكَٰفِرِينَ أَوۡلِيَآءَ مِن دُونِ ٱلۡمُؤۡمِنِينَۖ وَمَن يَفۡعَلۡ ذَٰلِكَ فَلَيۡسَ مِنَ ٱللَّهِ فِي شَيۡءٍ إِلَّآ أَن تَتَّقُواْ مِنۡهُمۡ تُقَىٰةٗۗ وَيُحَذِّرُكُمُ ٱللَّهُ نَفۡسَهُۥۗ وَإِلَى ٱللَّهِ ٱلۡمَصِيرُ ٢٨

Müminler, müminlerden ayrılıp kâfirleri dost edinmesin. Bunu her kim yaparsa artık Allah’dan ilişiği kesilmiş olur. Meğer ki, onlardan gelebilecek bir tehlikeden dolayı sakınmış bulunasınız. (Bu takdirde zararlarından korunmak için görünüşte dostluk yapabilirsiniz.) Allah size kendinden korkmanızı emrediyor. Nihayet dönüş Allah’adır.

– Ali Fikri Yavuz

قُلۡ إِن تُخۡفُواْ مَا فِي صُدُورِكُمۡ أَوۡ تُبۡدُوهُ يَعۡلَمۡهُ ٱللَّهُۗ وَيَعۡلَمُ مَا فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَمَا فِي ٱلۡأَرۡضِۗ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيۡءٖ قَدِيرٞ ٢٩

İçinizdeki kâfir dostluğunu gizleseniz de, açıklasanız da Allah onu bilir, diye söyle. Göklerde ve yerde ne varsa hepsini O bilir; ve Allah her şeye hakkıyle kâdirdir.

– Ali Fikri Yavuz

يَوۡمَ تَجِدُ كُلُّ نَفۡسٖ مَّا عَمِلَتۡ مِنۡ خَيۡرٖ مُّحۡضَرٗا وَمَا عَمِلَتۡ مِن سُوٓءٖ تَوَدُّ لَوۡ أَنَّ بَيۡنَهَا وَبَيۡنَهُۥٓ أَمَدَۢا بَعِيدٗاۗ وَيُحَذِّرُكُمُ ٱللَّهُ نَفۡسَهُۥۗ وَٱللَّهُ رَءُوفُۢ بِٱلۡعِبَادِ ٣٠

Kıyamet gününde herkes, dünyada hayır ve kötülükten yaptığı şeyi hazır bulacak; ve ister ki, o kötülüklerle arasında uzak bir mesafe bulunsaydı. Yine Allahü Tealâ size kendinden korkmanızı emreder. Allah kullarını çok esirgeyicidir.

– Ali Fikri Yavuz

قُلۡ إِن كُنتُمۡ تُحِبُّونَ ٱللَّهَ فَٱتَّبِعُونِي يُحۡبِبۡكُمُ ٱللَّهُ وَيَغۡفِرۡ لَكُمۡ ذُنُوبَكُمۡۚ وَٱللَّهُ غَفُورٞ رَّحِيمٞ ٣١

(Rasûlüm), şöyle de: “-Eğer siz Allah’ı seviyorsanız, hemen bana uyun ki, Allah da sizleri sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Zira Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir.”

– Ali Fikri Yavuz

قُلۡ أَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَٱلرَّسُولَۖ فَإِن تَوَلَّوۡاْ فَإِنَّ ٱللَّهَ لَا يُحِبُّ ٱلۡكَٰفِرِينَ ٣٢

Yine de ki: “- Allah’a ve Peygambere itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse, şüphesiz Allah kâfirleri sevmez.

– Ali Fikri Yavuz

۞ إِنَّ ٱللَّهَ ٱصۡطَفَىٰٓ ءَادَمَ وَنُوحٗا وَءَالَ إِبۡرَٰهِيمَ وَءَالَ عِمۡرَٰنَ عَلَى ٱلۡعَٰلَمِينَ ٣٣

Gerçekten Allah, Âdem’i, Nûh’u, İbrahim hânedânını ve İmrân ailesini âlemler üzerine seçkin kıldı (soylarını peygamber yaptı.)

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00