بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

۞ وَمَن يَقۡنُتۡ مِنكُنَّ لِلَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَتَعۡمَلۡ صَٰلِحٗا نُّؤۡتِهَآ أَجۡرَهَا مَرَّتَيۡنِ وَأَعۡتَدۡنَا لَهَا رِزۡقٗا كَرِيمٗا ٣١

(Ey Peygamberin hanımları), yine sizden kim Allah’a ve Peygamberine itaat eder, salih amel işlerse, ona da mükâfatını iki kat veririz. Hem onun için (cennetde) güzel bir rızık hazırlamışızdır.

– Ali Fikri Yavuz

يَٰنِسَآءَ ٱلنَّبِيِّ لَسۡتُنَّ كَأَحَدٖ مِّنَ ٱلنِّسَآءِ إِنِ ٱتَّقَيۡتُنَّۚ فَلَا تَخۡضَعۡنَ بِٱلۡقَوۡلِ فَيَطۡمَعَ ٱلَّذِي فِي قَلۡبِهِۦ مَرَضٞ وَقُلۡنَ قَوۡلٗا مَّعۡرُوفٗا ٣٢

Ey Peygamberin hanımları! Siz (sevap ve azap bakımından diğer) kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takva sahibi olmak istiyorsanız, (yabancı erkeklere karşı gevşek ve) yumuşak kelâmda bulunmayın. Bu takdirde kalbinde bir fenalık bulunan tamaa düşer. Güzel ve ciddi söz söyleyin.

– Ali Fikri Yavuz

وَقَرۡنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجۡنَ تَبَرُّجَ ٱلۡجَٰهِلِيَّةِ ٱلۡأُولَىٰۖ وَأَقِمۡنَ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتِينَ ٱلزَّكَوٰةَ وَأَطِعۡنَ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥٓۚ إِنَّمَا يُرِيدُ ٱللَّهُ لِيُذۡهِبَ عَنكُمُ ٱلرِّجۡسَ أَهۡلَ ٱلۡبَيۡتِ وَيُطَهِّرَكُمۡ تَطۡهِيرٗا ٣٣

Hem evlerinizde oturun ve evvelki cahiliyyet (zamanında süslenerek, ince elbiseler giyerek, açılıb saçılarak sokağa çıkan kadınların) çıkışı gibi çıkmayın. Namazı gereği üzre kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Rasûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt= Peygamber ailesi! Allah sizden sırf günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.

– Ali Fikri Yavuz

وَٱذۡكُرۡنَ مَا يُتۡلَىٰ فِي بُيُوتِكُنَّ مِنۡ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ وَٱلۡحِكۡمَةِۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ لَطِيفًا خَبِيرًا ٣٤

Oturun da evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti (Kur’an’ın emir ve yasaklarını) hatırlayın. Şüphe yok ki Allah, Lâtif’dir= her şeyin sırrını bilir, Habîr’dir= bütün yapılanlardan haberdardır.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّ ٱلۡمُسۡلِمِينَ وَٱلۡمُسۡلِمَٰتِ وَٱلۡمُؤۡمِنِينَ وَٱلۡمُؤۡمِنَٰتِ وَٱلۡقَٰنِتِينَ وَٱلۡقَٰنِتَٰتِ وَٱلصَّٰدِقِينَ وَٱلصَّٰدِقَٰتِ وَٱلصَّٰبِرِينَ وَٱلصَّٰبِرَٰتِ وَٱلۡخَٰشِعِينَ وَٱلۡخَٰشِعَٰتِ وَٱلۡمُتَصَدِّقِينَ وَٱلۡمُتَصَدِّقَٰتِ وَٱلصَّٰٓئِمِينَ وَٱلصَّٰٓئِمَٰتِ وَٱلۡحَٰفِظِينَ فُرُوجَهُمۡ وَٱلۡحَٰفِظَٰتِ وَٱلذَّٰكِرِينَ ٱللَّهَ كَثِيرٗا وَٱلذَّٰكِرَٰتِ أَعَدَّ ٱللَّهُ لَهُم مَّغۡفِرَةٗ وَأَجۡرًا عَظِيمٗا ٣٥

Gerçekten Allah’ın emrine boyun eğen bütün erkekler ve kadınlar, (gereği üzre Allah’ı ve Peygamberini tasdik eden) mümin erkekler ve mümin kadınlar, ibadete devam eden erkekler ve kadınlar, (iş ve sözlerinde) sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar (varya), Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.

– Ali Fikri Yavuz

وَمَا كَانَ لِمُؤۡمِنٖ وَلَا مُؤۡمِنَةٍ إِذَا قَضَى ٱللَّهُ وَرَسُولُهُۥٓ أَمۡرًا أَن يَكُونَ لَهُمُ ٱلۡخِيَرَةُ مِنۡ أَمۡرِهِمۡۗ وَمَن يَعۡصِ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُۥ فَقَدۡ ضَلَّ ضَلَٰلٗا مُّبِينٗا ٣٦

Allah ve Rasûlü bir işe hüküm verdiği zaman, mümin bir erkekle mümin bir kadın için, kendi işlerinden dolayı Allah’ın ve Peygamberin hükmüne aykırı olanı seçmek hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Rasûlüne isyan ederse, muhakkak açık bir sapıklık etmiş olur. (Hz. Peygamber (s.a.v.) halası kızı Zeyneb’i azadlısı ve oğulluğu bulunan Zeyd ile nikâhlamak istemişti. Bunlardan her ikisi de muvafakat etmemişlerdi. Bunun üzerine, bu âyeti kerime nâzil oldu ve onlar da evlendiler).

– Ali Fikri Yavuz

وَإِذۡ تَقُولُ لِلَّذِيٓ أَنۡعَمَ ٱللَّهُ عَلَيۡهِ وَأَنۡعَمۡتَ عَلَيۡهِ أَمۡسِكۡ عَلَيۡكَ زَوۡجَكَ وَٱتَّقِ ٱللَّهَ وَتُخۡفِي فِي نَفۡسِكَ مَا ٱللَّهُ مُبۡدِيهِ وَتَخۡشَى ٱلنَّاسَ وَٱللَّهُ أَحَقُّ أَن تَخۡشَىٰهُۖ فَلَمَّا قَضَىٰ زَيۡدٞ مِّنۡهَا وَطَرٗا زَوَّجۡنَٰكَهَا لِكَيۡ لَا يَكُونَ عَلَى ٱلۡمُؤۡمِنِينَ حَرَجٞ فِيٓ أَزۡوَٰجِ أَدۡعِيَآئِهِمۡ إِذَا قَضَوۡاْ مِنۡهُنَّ وَطَرٗاۚ وَكَانَ أَمۡرُ ٱللَّهِ مَفۡعُولٗا ٣٧

(Ey Rasûlüm), hem o zamanı hatırla ki, Allah’ın kendisine (İslâm dinini) nimet verdiği, senin de kendisine (kölelikten azadı) ihsanda bulunduğun kimseye (Zeyd’e şöyle) diyordun: “- Zevceni (Zeyneb’i) nikâhında tut (onu boşama). Allah’dan kork.” Nefsinde ise, Allah’ın açığa vuracağı şeyi (şayet boşarsa onu nikâhlarım niyyetini) gizliyordun, insanlardan da (bu hususta) sakınıyordun. Halbuki Allah, kendisinden sakınıp korkmana daha lâyıktı. Ne zaman ki Zeyd, o kadından ilişiğini kesti, biz onu sana zevce yaptık ki, oğullukların ilişkilerini kestikleri zevcelerini nikâhlamakta müminlere bir günah olmasın. (Artık oğullukların boşadıkları kadınlar, iddetleri çıktıktan sonra, babalıklar tarafından nikâhlanabilir. İslâmdan önce yasak olarak yerleşen böyle bir âdet, Allah’ın hikmeti icabı İslâmda kaldırılmak üzere tatbikini bizzat Peygamberde bulmuştur.) Allah’ın emri yerine getirilmiştir.

– Ali Fikri Yavuz

مَّا كَانَ عَلَى ٱلنَّبِيِّ مِنۡ حَرَجٖ فِيمَا فَرَضَ ٱللَّهُ لَهُۥۖ سُنَّةَ ٱللَّهِ فِي ٱلَّذِينَ خَلَوۡاْ مِن قَبۡلُۚ وَكَانَ أَمۡرُ ٱللَّهِ قَدَرٗا مَّقۡدُورًا ٣٨

Allah’ın Peygamber için taksim ve takdir ettiği şeyde (Zeyneb’i kendisine halâl kılmakta) Peygambere hiç bir vebal yoktur. Bundan önce geçen peygamberler hakkında da Allah’ın sünneti (kanunu) böyledir (Allah’ın peygamberlere mubah kıldığı şeyde, peygamberlere hiç bir vebal olamaz.) Allah’ın emri gerçekleşmiş bir hüküm bulunuyor.

– Ali Fikri Yavuz

ٱلَّذِينَ يُبَلِّغُونَ رِسَٰلَٰتِ ٱللَّهِ وَيَخۡشَوۡنَهُۥ وَلَا يَخۡشَوۡنَ أَحَدًا إِلَّا ٱللَّهَۗ وَكَفَىٰ بِٱللَّهِ حَسِيبٗا ٣٩

O peygamber, Allah’ın emir ve yasaklarını tebliğ ederler, O’ndan korkarlar ve Allah’dan başka kimseden korkmazlardı. Allah, hesap görücü olarak kâfidir.

– Ali Fikri Yavuz

مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَآ أَحَدٖ مِّن رِّجَالِكُمۡ وَلَٰكِن رَّسُولَ ٱللَّهِ وَخَاتَمَ ٱلنَّبِيِّـۧنَۗ وَكَانَ ٱللَّهُ بِكُلِّ شَيۡءٍ عَلِيمٗا ٤٠

Muhammed (Aleyhisselâtü vesselâm, sizden olma Zeyd gibi) erkeklerinizden hiç birinin babası değildir; fakat O, Allah’ın Rasûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir.

– Ali Fikri Yavuz

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ ٱذۡكُرُواْ ٱللَّهَ ذِكۡرٗا كَثِيرٗا ٤١

Ey iman edenler! Allah’ı (dilinizle ve kalbinizle türlü tesbihler yaparak) çok zikredin.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00