بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُمْ فَأَنذِرْ ﴿٢

Kalk artık inzar et.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kalk ve uyar.

— İbni Kesir

Kalk da uyar.

— Diyanet İşleri

kalk, artık (kâfirleri azâb ile) korkut.

— Hasan Basri Çantay

Kalk da uyar.

— Seyyid Kutub

وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ ﴿٣

Ve Rabb’ini artık büyükle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbını da tekbir et.

— İbni Kesir

Rabbini yücelt.

— Diyanet İşleri

Rabbini büyük tanı,

— Hasan Basri Çantay

Rabbinin büyüklüğünü dile getir.

— Seyyid Kutub

وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ ﴿٤

Ve elbiseni artık temizle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Elbiselerini temiz tut.

— İbni Kesir

Nefsini arındır.

— Diyanet İşleri

elbiseni (bundan sonra da) temizle (mekde devam et),

— Hasan Basri Çantay

Elbiselerini temizle.

— Seyyid Kutub

وَٱلرُّجْزَ فَٱهْجُرْ ﴿٥

Ve o pislikleri artık def eyle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kötü şeylerden ise sakın.

— İbni Kesir

Şirkten uzak dur.

— Diyanet İşleri

azâb (a götürecek şeyleri) terk (de yine sebat) eyle.

— Hasan Basri Çantay

Çirkin davranışlardan uzak dur.

— Seyyid Kutub

وَلَا تَمْنُن تَسْتَكْثِرُ ﴿٦

Hem çoksunarak menn etme.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Çok görerek başa kakma.

— İbni Kesir

İyiliği, daha fazlasını bekleyerek (bir kazanç elde etmek için) yapma.

— Diyanet İşleri

İyiliği — çoğu isteyerek — yapma.

— Hasan Basri Çantay

Yaptığın iyiliği çok görüp başa kakma.

— Seyyid Kutub

وَلِرَبِّكَ فَٱصْبِرْ ﴿٧

Ve Rabbin için sabr eyle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbın için sabret.

— İbni Kesir

Rabbinin rızasına ermek için sabret.

— Diyanet İşleri

Rabbin (in rızaası) için katlan.

— Hasan Basri Çantay

Rabbin için sabret.

— Seyyid Kutub

فَإِذَا نُقِرَ فِى ٱلنَّاقُورِ ﴿٨

Çünkü o boru öttürüldü mü bir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sur'a üflendiğinde;

— İbni Kesir

(8-9) Sûr’a üfürüldüğü zaman var ya; işte o gün çetin bir gündür.

— Diyanet İşleri

Çünkü o boru üfürülünce,

— Hasan Basri Çantay

O Sur'a üflendiği zaman,

— Seyyid Kutub

فَذَٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَسِيرٌ ﴿٩

O işte o gün pek zorlu gündür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte o gün, zorlu bir gündür.

— İbni Kesir

(8-9) Sûr’a üfürüldüğü zaman var ya; işte o gün çetin bir gündür.

— Diyanet İşleri

(9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil.

— Hasan Basri Çantay

O gün çetin bir gündür.

— Seyyid Kutub

عَلَى ٱلْكَٰفِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ ﴿١٠

Kâfirlere hiç kolay değildir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kafirler için hiç de kolay değildir.

— İbni Kesir

Kâfirler için hiç kolay değildir.

— Diyanet İşleri

(9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil.

— Hasan Basri Çantay

Kafirler için hiç de kolay değildir.

— Seyyid Kutub

ذَرْنِى وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا ﴿١١

Bırak bana o adamı ki yarattım da tem tek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bırak Beni ve yarattıklarımı tek başına.

— İbni Kesir

Beni, yarattığım kişiyle baş başa bırak.

— Diyanet İşleri

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

— Hasan Basri Çantay

Şu adamın işini bana bırak ki, kendisini yarattığımda yapayalnızdı.

— Seyyid Kutub

وَجَعَلْتُ لَهُۥ مَالًا مَّمْدُودًا ﴿١٢

Hem uzun boylu mal verdim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kendisine bol bol mal verdiğimi,

— İbni Kesir

(12-13) Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim.

— Diyanet İşleri

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

— Hasan Basri Çantay

Ona bol bol mal verdim.

— Seyyid Kutub

AYARLAR