بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلَمَّا وَقَعَ عَلَيْهِمُ ٱلرِّجْزُ قَالُواْ يَٰمُوسَى ٱدْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَۖ لَئِن كَشَفْتَ عَنَّا ٱلرِّجْزَ لَنُؤْمِنَنَّ لَكَ وَلَنُرْسِلَنَّ مَعَكَ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ ﴿١٣٤

Vaktaki azab üzerlerine çöktü, ya Musâ! dediler: Bizim için Rabbin’e duâ et, sana olan ahdi hürmetine, eğer bizden bu azâbı sıyırırsan kasem olsun ki sana katiyyen iman ederiz ve Ben-i İsraîl’i seninle beraber mutlak göndeririz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Üzerlerine azab çökünce, dediler ki: Ey Musa, sana olan ahdine göre Rabbına dua et. Eğer bu azabı bizden kaldırırsan; andolsun ki, sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte göndereceğiz.

— İbni Kesir

Üzerlerine azap çökünce, “Ey Mûsâ! Rabbinin sana verdiği söz uyarınca bizim için dua et. Eğer azabı üzerimizden kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte elbette göndereceğiz” dediler.

— Diyanet İşleri

Üzerlerine o azâb çökünce: «Yâ Musa, dediler bizim için Rabbine — sana olan ahdi hürmetine —düâ et. Eğer bu azabı bizden ayırıb sıyırırsan, andolsun, sana kat'iyyen îman edeceğiz. Andolsun, İsrail oğullarını da seninle beraber mutlak göndereceğiz».

— Hasan Basri Çantay

Azap başlarına çökünce; «Ey Musa sana verdiği peygamberlik payesine dayanârak, bizim için Rabbine dua et. Eğer bu azabı başımızdan savarsan, andolsun ki, sana inanacak ve İsrailoğulları'nı seninle birlikte göndereceğiz» dediler.

— Seyyid Kutub

AYARLAR