بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَأَخَذْنَٰهُ وَجُنُودَهُۥ فَنَبَذْنَٰهُمْ فِى ٱلْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ ﴿٤٠

Onun üzerine biz de tuttuk kendisini ve ordularını deryaya fırlatıverdik: namerdlik ederken o leîm.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonunda onu da, ordularını da yakalayıp denize attık. O, kınanacak işler yapıp durmaktaydı.

— İbni Kesir

Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu.

— Diyanet İşleri

Nihayet onu da, ordularını da yakalayıb denize atdık ki o, (bu sırada kendi kendini) kınayıcı idi.

— Hasan Basri Çantay

Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.

— Seyyid Kutub

AYARLAR