بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قُلۡ نَعَمۡ وَأَنتُمۡ دَٰخِرُونَ ١٨

De ki: evet, hem siz çok hor, hakîr olarak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak.

– İbni Kesir

De ki: “Evet, hem de siz aşağılanmış kimseler olarak (diriltileceksiniz).”

– Diyanet İşleri

Sen de ki: «Evet (diriltileceksiniz). Hem siz (hepiniz) hor ve hakıyr olarak».

– Hasan Basri Çantay

De ki; «Evet, hem de hor ve hakir olarak dirileceksiniz.»

– Seyyid Kutub

فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ ١٩

Çünkü o bir zorlu kumandadan ibarettir derhal gözleri açılıverir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O, sadece bir tek çığlıktır ki onların birden bire gözleri açılıverecektir.

– İbni Kesir

O ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar (diriltilmiş hazır) beklemektedirler.

– Diyanet İşleri

İşte o, ancak birtek sayhadan ibâretdir ki onların birden bire gözleri açılıverecekdir.

– Hasan Basri Çantay

O dirilme sahnesi korkunç bir çığlıktan ibarettir. Hemen o anda gözlerini birdenbire açıp etrafa bakacaklar.

– Seyyid Kutub

وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ ٢٠

Eyvah bizlere derler bu o din günü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve dediler ki: Vay bize, bu; din günüdür.

– İbni Kesir

Şöyle diyecekler: “Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür.”

– Diyanet İşleri

«Eyvah bize, derler, bu, ceza ve hesâb günüdür».

– Hasan Basri Çantay

«Vah bize, bu ceza günüdür» derler.

– Seyyid Kutub

هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ٢١

Bu işte o sizin yalan dediğiniz fasıl günü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu, ayırdetme günüdür ki siz, onu yalanlamıştınız.

– İbni Kesir

Onlara, “İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür” denilir.

– Diyanet İşleri

(Evet), bu, sizin tekzib eder olduğunuz ayırdetme günüdür.

– Hasan Basri Çantay

Onlara «İşte bu yalanladığınız hüküm günüdür» denir.

– Seyyid Kutub

۞ ٱحۡشُرُواْ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَأَزۡوَٰجَهُمۡ وَمَا كَانُواْ يَعۡبُدُونَ ٢٢

Toplayın mahşere o zulmedenleri ve eşlerini ve Allah’dan başka taptıkları şeyleri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Zulmetmiş olanları ve onların eşlerini toplayın. Onların taptıklarını da;

– İbni Kesir

(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”

– Diyanet İşleri

(22-23) (Meleklere:) «O zulmedenleri, onlara eş olanları, Allâhı bırakıb tapmakda ısraar etdikleri şeyleri bir araya toplayın da cehennem yoluna götürün» (dediler).

– Hasan Basri Çantay

Yüce Allah meleklerine emreder: «Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve taptıklarını

– Seyyid Kutub

مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهۡدُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلۡجَحِيمِ ٢٣

Toplayın da götürün onları sırata; cehennem köprüsüne doğru.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'tan başka. Ve onları cehennem yoluna götürün.

– İbni Kesir

(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”

– Diyanet İşleri

(22-23) (Meleklere:) «O zulmedenleri, onlara eş olanları, Allâhı bırakıb tapmakda ısraar etdikleri şeyleri bir araya toplayın da cehennem yoluna götürün» (dediler).

– Hasan Basri Çantay

Allah'dan başka (taptıklarına) onlara cehennemin yolunu gösterin.

– Seyyid Kutub

وَقِفُوهُمۡۖ إِنَّهُم مَّسۡـُٔولُونَ ٢٤

Ve tevkif edin onları, çünkü sorguya çekilecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Durdurun onları. Çünkü onlar sorumludurlar.

– İbni Kesir

(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”

– Diyanet İşleri

«Onları habsedin. Çünkü onlar mes'uldürler».

– Hasan Basri Çantay

Durdurun onları, çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.

– Seyyid Kutub

مَا لَكُمۡ لَا تَنَاصَرُونَ ٢٥

Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Size ne oldu ki birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?

– İbni Kesir

Onlara, “Ne diye yardımlaşmıyorsunuz?” denir.

– Diyanet İşleri

«Size ne oldu? Birbirinize yardım etmiyorsunuz ya»!

– Hasan Basri Çantay

Şöyle sorulur: «Size ne oldu ki, birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?»

– Seyyid Kutub

بَلۡ هُمُ ٱلۡيَوۡمَ مُسۡتَسۡلِمُونَ ٢٦

Hayır bu gün onlara teslim olmuşlardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; onlar bugün, teslim olmuşlardır.

– İbni Kesir

Hayır, onlar bugün teslim olmuş kimselerdir.

– Diyanet İşleri

Hayır, bugün onlar (zilletle) boyun eğmişlerdir.

– Hasan Basri Çantay

Hayır; bugün onların hepsi teslim olmuşlardır.

– Seyyid Kutub

وَأَقۡبَلَ بَعۡضُهُمۡ عَلَىٰ بَعۡضٖ يَتَسَآءَلُونَ ٢٧

Ve bazısına dönmüş soruyorlardır:

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.

– İbni Kesir

Birbirlerine yönelip sorarlar (çekişirler).

– Diyanet İşleri

Onlardan kimi kimine yönelib birbirini mes'ûl tutmıya kalkışırlar.

– Hasan Basri Çantay

Onlardan kimi kimine yönelip birbirini mesul tutmaya kalkışırlar.

– Seyyid Kutub

قَالُوٓاْ إِنَّكُمۡ كُنتُمۡ تَأۡتُونَنَا عَنِ ٱلۡيَمِينِ ٢٨

Siz diyorlardır: bize sağdan gelir dururdunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve derler ki: Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz.

– İbni Kesir

Şöyle derler: “Siz bize sağdan gelirdiniz. Bize haktan yana görünürdünüz.”

– Diyanet İşleri

«Hakıykat siz, derler, biz sağdan (suret-i hakdan) gelirdiniz».

– Hasan Basri Çantay

«Doğrusu siz bize sağdan gelirdiniz» derler.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu