بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَإِذَا ذُكِّرُواْ لَا يَذۡكُرُونَ ١٣

İhtar edildiklerinde de düşünmüyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kendilerine öğüt verildiğinde ise öğüt dinlemezler.

– İbni Kesir

Kendilerine öğüt verildiği zaman öğüt almıyorlar.

– Diyanet İşleri

Kendilerine (Kur'an ile) va'z edilince düşünüb de öğüt kabul etmezler,

– Hasan Basri Çantay

Onlara öğüt verildiği vakit düşünüp öğüt almazlar.

– Seyyid Kutub

وَإِذَا رَأَوۡاْ ءَايَةٗ يَسۡتَسۡخِرُونَ ١٤

Bir mucize gördükleri vakit de eğlence yerine tutuyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir ayet gördüklerinde, onu eğlenceye alırlar.

– İbni Kesir

Bir mucize gördükleri zaman onu alaya alıyorlar.

– Diyanet İşleri

Bir mu'cize gördükleri vakit (onu) eğlenceye tutarlar.

– Hasan Basri Çantay

Bir mucize görseler onunla alay ederler.

– Seyyid Kutub

وَقَالُوٓاْ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا سِحۡرٞ مُّبِينٌ ١٥

Ve, bu, diyorlar başka bir şey değil, apaçık bir sihir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve derler ki: Bu, ancak apaçık bir büyüdür.

– İbni Kesir

(Dediler ki:) “Bu bir büyüden başka bir şey değildir.”

– Diyanet İşleri

(Nitekim) «Bu, dediler, apaçık bir sihirden başkası değildir».

– Hasan Basri Çantay

«Bu apaçık büyüdür» derler.

– Seyyid Kutub

أَءِذَا مِتۡنَا وَكُنَّا تُرَابٗا وَعِظَٰمًا أَءِنَّا لَمَبۡعُوثُونَ ١٦

Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz vakit mı? biz mi ba'solunacakmışız?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Öldüğümüzde, toprak ve kemik olduğumuzda mı, biz mi, diriltileceğiz?

– İbni Kesir

“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?”

– Diyanet İşleri

«Biz olub de bir toprak ve bir yığın kemik olduğumuz vakit mı, saahiden biz mi mutlakaa diriltilmiş olacağız»?.

– Hasan Basri Çantay

Yani biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı dirilecekmişiz?

– Seyyid Kutub

أَوَءَابَآؤُنَا ٱلۡأَوَّلُونَ ١٧

Evvelki atalarımız da mı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Veya önceki babalarımız mı?

– İbni Kesir

“Önceden gelip geçmiş atalarımız da mı?”

– Diyanet İşleri

«Evvelki atalarımız da mı?»

– Hasan Basri Çantay

Bizden önceki atalarımızda mı dirilecek?

– Seyyid Kutub

قُلۡ نَعَمۡ وَأَنتُمۡ دَٰخِرُونَ ١٨

De ki: evet, hem siz çok hor, hakîr olarak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak.

– İbni Kesir

De ki: “Evet, hem de siz aşağılanmış kimseler olarak (diriltileceksiniz).”

– Diyanet İşleri

Sen de ki: «Evet (diriltileceksiniz). Hem siz (hepiniz) hor ve hakıyr olarak».

– Hasan Basri Çantay

De ki; «Evet, hem de hor ve hakir olarak dirileceksiniz.»

– Seyyid Kutub

فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ فَإِذَا هُمۡ يَنظُرُونَ ١٩

Çünkü o bir zorlu kumandadan ibarettir derhal gözleri açılıverir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O, sadece bir tek çığlıktır ki onların birden bire gözleri açılıverecektir.

– İbni Kesir

O ancak şiddetli bir sesten ibarettir. Bir de bakarsın ki onlar (diriltilmiş hazır) beklemektedirler.

– Diyanet İşleri

İşte o, ancak birtek sayhadan ibâretdir ki onların birden bire gözleri açılıverecekdir.

– Hasan Basri Çantay

O dirilme sahnesi korkunç bir çığlıktan ibarettir. Hemen o anda gözlerini birdenbire açıp etrafa bakacaklar.

– Seyyid Kutub

وَقَالُواْ يَٰوَيۡلَنَا هَٰذَا يَوۡمُ ٱلدِّينِ ٢٠

Eyvah bizlere derler bu o din günü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve dediler ki: Vay bize, bu; din günüdür.

– İbni Kesir

Şöyle diyecekler: “Vay başımıza gelene! Bu beklenen ceza günüdür.”

– Diyanet İşleri

«Eyvah bize, derler, bu, ceza ve hesâb günüdür».

– Hasan Basri Çantay

«Vah bize, bu ceza günüdür» derler.

– Seyyid Kutub

هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ٢١

Bu işte o sizin yalan dediğiniz fasıl günü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu, ayırdetme günüdür ki siz, onu yalanlamıştınız.

– İbni Kesir

Onlara, “İşte bu, yalanlamakta olduğunuz hüküm ve ayırım günüdür” denilir.

– Diyanet İşleri

(Evet), bu, sizin tekzib eder olduğunuz ayırdetme günüdür.

– Hasan Basri Çantay

Onlara «İşte bu yalanladığınız hüküm günüdür» denir.

– Seyyid Kutub

۞ ٱحۡشُرُواْ ٱلَّذِينَ ظَلَمُواْ وَأَزۡوَٰجَهُمۡ وَمَا كَانُواْ يَعۡبُدُونَ ٢٢

Toplayın mahşere o zulmedenleri ve eşlerini ve Allah’dan başka taptıkları şeyleri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Zulmetmiş olanları ve onların eşlerini toplayın. Onların taptıklarını da;

– İbni Kesir

(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”

– Diyanet İşleri

(22-23) (Meleklere:) «O zulmedenleri, onlara eş olanları, Allâhı bırakıb tapmakda ısraar etdikleri şeyleri bir araya toplayın da cehennem yoluna götürün» (dediler).

– Hasan Basri Çantay

Yüce Allah meleklerine emreder: «Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve taptıklarını

– Seyyid Kutub

مِن دُونِ ٱللَّهِ فَٱهۡدُوهُمۡ إِلَىٰ صِرَٰطِ ٱلۡجَحِيمِ ٢٣

Toplayın da götürün onları sırata; cehennem köprüsüne doğru.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Allah'tan başka. Ve onları cehennem yoluna götürün.

– İbni Kesir

(22-24) Allah, meleklere şöyle emreder: “Zulmedenleri, eşlerini ve Allah’ı bırakıp da tapmakta olduklarını toplayın, onları cehennemin yoluna koyun ve onları tutuklayın. Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir.”

– Diyanet İşleri

(22-23) (Meleklere:) «O zulmedenleri, onlara eş olanları, Allâhı bırakıb tapmakda ısraar etdikleri şeyleri bir araya toplayın da cehennem yoluna götürün» (dediler).

– Hasan Basri Çantay

Allah'dan başka (taptıklarına) onlara cehennemin yolunu gösterin.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu