بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلَنُذِيقَنَّهُم مِّنَ ٱلْعَذَابِ ٱلْأَدْنَىٰ دُونَ ٱلْعَذَابِ ٱلْأَكْبَرِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ ﴿٢١

Şu da muhakkak ki onlara o en büyük azâbdan beride o yakın azabdan da tattıracağız, gerek ki rücu edeler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Belki dönerler diye andolsun ki onlara büyük azabdan önce de mutlaka yakın azabdan tattıracağız.

— İbni Kesir

Andolsun, dönsünler diye biz onlara (ahiretteki) en büyük azaptan önce (dünyadaki) yakın azabı elbette tattıracağız.

— Diyanet İşleri

Biz, o en büyük azâbdan önce de onlara mutlakaa yakın azâbdan tatdıracağız. Tâki ric'et etsinler.

— Hasan Basri Çantay

Belki dönüp yola gelirler diye onlara büyük azapdan önce mutlaka daha yakın azabı da tattıracağız.

— Seyyid Kutub

AYARLAR