بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَذُوقُواْ بِمَا نَسِيتُمْ لِقَآءَ يَوْمِكُمْ هَٰذَآ إِنَّا نَسِينَٰكُمْۖ وَذُوقُواْ عَذَابَ ٱلْخُلْدِ بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ﴿١٤

O halde tadın unuttuğunuz için bu gününüzün çatmasını, işte biz de sizi unuttuk ve tadın huld azâbını yapıp durduğumuz işler yüzünden.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse şu günümüze kavuşmayı unuttuğunuzdan ötürü tadın azabı. Doğrusu Biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık sonsuz azabı tadın.

— İbni Kesir

(Onlara şöyle denilecek:) “O hâlde, bu gününüze kavuşmayı unutmanıza karşılık azabı tadın. Biz de sizi unuttuk. Yapmakta olduklarınıza karşılık ebedî azabı tadın.”

— Diyanet İşleri

O halde şu gününüze kavuşmayı unutduğunuza mukaabil tadın (azâbı)! Doğrusu (şimdi) biz de sizi unutduk! Yapmakda (ısraar) etdiğiniz (kötülükler) yüzünden tadın o ardı arası kesilmeyen azâbı!

— Hasan Basri Çantay

Bugüne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk. Yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın.

— Seyyid Kutub

AYARLAR