بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوْمِهِۦ فِى زِينَتِهِۦۖ قَالَ ٱلَّذِينَ يُرِيدُونَ ٱلْحَيَوٰةَ ٱلدُّنْيَا يَٰلَيْتَ لَنَا مِثْلَ مَآ أُوتِىَ قَٰرُونُ إِنَّهُۥ لَذُو حَظٍّ عَظِيمٍ ﴿٧٩

Derken ziyneti içinde kavmine karşı huruç etti, dünya hayatı arzu edenler ah, dediler, ne olurdu şu Karûna verilen gibi bizim de olsa! O cidden büyük bir bahtiyar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Debdebe içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler: keşki Karun'a verildiği gibi bizim de olsaydı. Doğrusu o, büyük bir varlık sahibidir, demişlerdi.

— İbni Kesir

Kârûn, zineti ve görkemi içerisinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını arzu edenler, “Keşke Kârûn’a verilen (servet) gibi bizim de (servetimiz) olsaydı. Şüphesiz o büyük bir servet sahibidir” dediler.

— Diyanet İşleri

Derken zîneti (debdebesi) içinde kavminin karşısına çıkdı. Dünyâ hayâtını arzu edenler: «Nolurdu, dediler, Kaaruna verilen (şu servet) gibi bizim de (malımız) olsaydı. O, hakıykaten büyük nasîb saahibidir.

— Hasan Basri Çantay

Karun süsü, debdebesi içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler; «Keşke Karun'a verilenlerin bir benzeri de bize verilse, doğrusu o büyük varlık sahibidir» demişlerdi.

— Seyyid Kutub

AYARLAR