بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ إِنَّمَآ أُنذِرُكُم بِٱلْوَحْىِۚ وَلَا يَسْمَعُ ٱلصُّمُّ ٱلدُّعَآءَ إِذَا مَا يُنذَرُونَ ﴿٤٥

De ki ben sizi ancak vahy ile inzar ediyorum, amma ne kadar inzar edilseler sağırlar daveti işitmezler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: Ben ancak sizi vahiy ile uyarıyorum. Sağırlar uyarıldıkları zaman çağrıyı işitmezler.

— İbni Kesir

De ki: “Ben sizi ancak vahy ile uyarıyorum.” Ama sağırlar uyarıldıkları vakit çağrıyı işitmezler.

— Diyanet İşleri

De ki: «Ben ancak vahy ile sizin başınıza gelecek tehlikeleri haber veriyorum». (Fakat) sağırlar inzâr (ve tehdîd) edilecekleri zaman duymazlar.

— Hasan Basri Çantay

De ki; «Ben vahyin mesajına dayanarak sizi uyarıyorum.» Fakat sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitemezler.

— Seyyid Kutub

AYARLAR