بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
رَّبَّنَآ إِنِّيٓ أَسۡكَنتُ مِن ذُرِّيَّتِي بِوَادٍ غَيۡرِ ذِي زَرۡعٍ عِندَ بَيۡتِكَ ٱلۡمُحَرَّمِ رَبَّنَا لِيُقِيمُواْ ٱلصَّلَوٰةَ فَٱجۡعَلۡ أَفۡـِٔدَةٗ مِّنَ ٱلنَّاسِ تَهۡوِيٓ إِلَيۡهِمۡ وَٱرۡزُقۡهُم مِّنَ ٱلثَّمَرَٰتِ لَعَلَّهُمۡ يَشۡكُرُونَ ٣٧
Ya Rabbenâ! Ben, zürriyyetimden bazısını senin beyti muharreminin yanında, ekin bitmez bir vâdide iskân ettim, yaRabbenâ! namazı ikame etsinler diye, bundan böyle insanlardan bir takım gönülleri onlara doğru akıt, ve onları hasılâttan merzuk buyur, gerek ki şükrederler.
Rabbımız; ben, çocuklarımdan kimini; namaz kılabilmeleri için, Senin mukaddes evinin yanında çorak bir vadiye yerleştirdim. Rabbımız; insanların gönüllerini onlara meylettir. Şükretmeleri için onları meyvelerle rızıklandır.
“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”
«Ey Rabbimiz, ben evlâdlarımdan kimini Senin mukaddes olan evinin yanında ekinsiz bir vadiye yerleşdirdim. Sebebi şudur ki, Rabbimiz, dosdoğru namaz (larını) kılsınlar. Artık Sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyl etdir. Onların şükretmeleri me'mul olduğu için kendilerini ba'zı meyvelerle rızıklandır».
Ey Rabbimiz, ben âilemin bir bölümünü senin dokunulmaz evinin, Kâbe'nin yanıbaşındaki bitkisiz, kıraç bir vadiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz, bunu namazı kılsınlar diye böyle yaptım. Buna göre insanlardan bir bölümünün gönüllerinde onlara karşı özlem uyandır ve onlara rızık olarak çeşitli meyvalar bağışla, umulur ki sana şükrederler.