بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقَالَ ٱلْمَلِكُ ٱئْتُونِى بِهِۦٓ أَسْتَخْلِصْهُ لِنَفْسِىۖ فَلَمَّا كَلَّمَهُۥ قَالَ إِنَّكَ ٱلْيَوْمَ لَدَيْنَا مَكِينٌ أَمِينٌ ﴿٥٤

Melik de dedi: getirin bana onu kendime tahsıs edeyim! bunun üzerine vaktâ ki onunla konuştu, dedi: sen bu gün, nezdimizde cidden bir mevki sahibisin, eminsin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hükümdar dedi ki: Onu bana getirin de yanıma alayım. Onunla konuşunca da dedi ki: Sen, bugün bizim yanımızda önemli bir mevki sahibisin, eminsin.

— İbni Kesir

Kral, “Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım”, dedi. Onunla konuşunca dedi ki: “Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin.”

— Diyanet İşleri

Padişah: «Getirin onu bana, dedi, onu kendime has bir (müsteşar) edineyim». Onunla konuşunca da şöyle söyledi: «Sen bu gün (den itibaren) bizim nezdimizde mühim bir mevki saahibisin, emîn (bir müsteşar) sın».

— Hasan Basri Çantay

Kral «Getirin o adamı bana, onu yakın çevreme alayım» dedi. Yusuf ile konuşunca da ona «Bugün sen artık bizim yüksek mevkili ve güvenilir bir adamımızsın» dedi.

— Seyyid Kutub

AYARLAR