بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

حَتَّىٰٓ إِذَا ٱسْتَيْـَٔسَ ٱلرُّسُلُ وَظَنُّوٓاْ أَنَّهُمْ قَدْ كُذِبُواْ جَآءَهُمْ نَصْرُنَا فَنُجِّىَ مَن نَّشَآءُۖ وَلَا يُرَدُّ بَأْسُنَا عَنِ ٱلْقَوْمِ ٱلْمُجْرِمِينَ ﴿١١٠

Nihayet peygamberler ümidlerini kesecek hale geldikleri ve onlar yalana çıkarıldılar zannettikleri vakit onlara nusratımız geldi de dileklerimiz necata erdirildi, mücrimler güruhundan ise azâbımız geri döndürülmez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Nihayet o Peygamber ümitsizliğe düşüp kesinlikle yalanladıklarını sandıkları sırada, onlara yardımımız gelmiştir. Böylece dilediğimiz kurtarılmıştır. Suçlular güruhundan ise baskınımız asla geri çevrilmeyecektir.

— İbni Kesir

Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hâle gelip yalanlandıklarını düşündükleri sırada, onlara yardımımız geldi de, böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirildi. Azabımız ise, suçlular topluluğundan geri çevrilemez.

— Diyanet İşleri

Hattâ o peygamberler (kavmlerinin îmanından) ümidlerini kesib de onların (va'd edildikleri nusret-i ilâhiyye hususunda) muhakkak yalana çıkarıldıklarını zannetdikleri sırada onlara nusretimiz yetişib gelmiş, biz kimi dilersek o (ya'ni peygamberler ve tabileri) kurtuluşa erdirilmişdir. Günahkârlar güruhundan ise azabımız asla döndürülmeyecekdir.

— Hasan Basri Çantay

Gönderdiğimiz peygamberler, ümmetlerinden iyice ümit kestiklerinde ve kesinlikle yalancı sayıldıkları sonucuna vardıklarında, kendilerine yardımımız erişiverdi de dilediklerimiz ortak azaptan kurtarıldı, fakat hiç kimse ağır suçlulardan şiddetli azabımızı savamaz.

— Seyyid Kutub

AYARLAR