-
Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: “Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin O’na ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbimin bir şey dilemiş olması başka. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?”
-
“Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri O’na ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin.”
-
İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.
-
İşte kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz delillerimiz.. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
-
Hani o, babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.
-
"Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk” dediler.
-
İbrahim, “Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.
-
“Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?” dediler.
-
İbrahim, dedi ki: “Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. O, bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim.”
-
Allah’a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım.
-
Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku.
-
Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti.
-
“Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi.
-
İbrahim, dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”
-
“Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”
-
“Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler.
-
(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”
-
(75-76) İbrahim, şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”
-
“Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur.”
-
“O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.”
-
“O, bana yediren ve içirendir.”
-
“Hastalandığımda da O bana şifa verir.”
-
“O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.”
-
“O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.”
-
İbrahim’i de peygamber olarak gönderdik. Hani o, kavmine şöyle demişti: “Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.”
-
“Siz, Allah’ı bırakarak ancak putlara tapıyorsunuz ve yalan uyduruyorsunuz. Allah’ı bırakarak taptıklarınızın size hiçbir rızık vermeye güçleri yetmez. Öyle ise rızkı Allah’ın katında arayın. O’na kulluk edin ve O’na şükredin. Siz yalnız O’na döndürüleceksiniz.”
-
“Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”
-
(İbrahim’in) kavminin cevabı, “Onu öldürün veya yakın” demekten ibaret oldu. Allah da onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.
-
İbrahim, onlara dedi ki: “Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve çıkar) uğruna Allah’ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkâr edip tanımayacak; kiminiz kiminize lânet edecektir. Barınağınız cehennem olacaktır. Yardımcılarınız da olmayacaktır.”
-
Bunun üzerine Lût, ona (İbrahim’e) iman etti. İbrahim, “Ben, Rabbime (gitmemi emrettiği yere) hicret edeceğim. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir” dedi.
-
Hani babasına ve kavmine şöyle demişti: “Siz neye tapıyorsunuz?”
-
“Allah’ı bırakıp da birtakım uydurma ilâhlar mı istiyorsunuz?”
-
“O hâlde, âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?”
-
(88-89) İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi.
-
(88-89) İbrahim, yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi.
-
Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.
-
İbrahim, onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?”
-
“Ne diye konuşmuyorsunuz?”
-
Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.
-
Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.
-
İbrahim, şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?”
-
“Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”
-
Hani İbrahim, babasına ve kavmine şöyle demişti: “Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım.”
-
“Ben ancak O, beni yaratana taparım. Şüphesiz O beni doğru yola iletecektir.”