-
Mûsâ’nın haberi sana ulaştı mı?
-
Hani bir ateş görmüştü de ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş gördüm (oraya gidiyorum). Umarım ondan size bir kor ateş getiririm, yahut ateşin başında, yol gösterecek birini bulurum” demişti.
-
Ateşin yanına varınca, ona şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ!”
-
“Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ’dasın.”
-
“Ben seni (peygamber olarak) seçtim. Şimdi vahyolunacak şeyleri dinle.”
-
“Şüphe yok ki ben Allah’ım. Benden başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.”
-
“Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim.”
-
“Buna inanmayan ve nefsinin arzusuna uyan kimseler, seni ondan (ona hazırlanmaktan) sakın alıkoymasın, sonra helâk olursun!”
-
“Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?”
-
Mûsâ dedi ki: “O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.”
-
Allah, “Onu yere at ey Mûsâ!” dedi.
-
Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!
-
Allah, şöyle dedi: “Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz.”
-
(22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.”
-
(22-23) “Sana büyük mucizelerimizden birini daha göstermemiz için elini koynuna sok ki bir başka mucize olarak, (alaca hastalığı gibi) bir hastalık sebebiyle olmaksızın bembeyaz bir hâlde çıksın.”
-
“Ben seni kendim için seçtim.”
-
Allah, şöyle dedi: “Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve görürüm.”
-
(Ey Muhammed!) Mûsâ’nın haberi sana geldi mi?
-
Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti:
-
“Haydi Firavun’a git! Çünkü o azmıştır.”
-
“Ona de ki: İster misin (küfür ve isyanından) temizlenesin?
-
Seni Rabbine ileteyim de O’na karşı derinden saygı duyup korkasın!”